Esas No: 2015/7367
Karar No: 2016/2130
Karar Tarihi: 06.04.2016
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/7367 Esas 2016/2130 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2015/7367 E. , 2016/2130 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda .... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22.03.2015 tarihli ve 2014/1261 soruşturma, 2015/255 esas, 2015/48 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanunun 174. maddesi gereğince iadesine dair ... Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2015 tarihli ve 2015/44 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin ...Ağır Ceza Mahkemesinin 28.04.2015 tarihli ve 2015/254 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
... Ağır Ceza Mahkemesince, şüpheli ..."in ifadesi alınmadığı, hakkında yakalama kararı çıkartılmasına rağmen infaz edilmediği, terör örgütü üyeliği suçunun temadi eden suçlardan olduğundan bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanunun 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanunun 170/2. maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda şüphelinin bulunamaması üzerine ... Sulh Ceza Hakimliğinin 18.08.2014 tarihli 2014/72 değişik iş sayılı kararı ile hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin ifadesinin alınmamış olması, yakalama kararının infaz edilmemiş olmasının sayılmadığı gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, Yüksek Adalet Bakanlığının 18.09.2015 tarih ve 94660652-105-04-8521- 2015-E. 19190/61543 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.10.2015 gün ve 2015/328538 sayılı tebliğnamesiyle bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü.
I ) Olay:
Şüpheli ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan soruşturma sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2015 gün ve 2014/1261 soruşturma, 2015/255 esas ve 2015/48 numaralı iddianamesi ile ... Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, bu iddianamenin mahkemenin 06.04.2015 gün ve 2015/44 sayılı kararı ile “Şüpheli ... hakkında 18.08.2014 tarihinde ... Sulh Ceza Hakimliği tarafından yakalama emri çıkarıldığı ve şüphelinin yakalanamadığı ve ifadesinin alınmamış olduğu anlaşılmıştır. Silahlı terör örgütü üyeliği suçu temadi eden kesintisiz suçlardan olup, suç temadinin kesildiği anda işlenmiş sayılır. Temadi devam ettiği sürece suç da devam eder ve şüpheli şahıs yakalanana kadar şüphelinin gerçekleştiği eylemler suç olmaya devam eder. Yine aynı şekilde yetkili mahkeme temadinin kesildiği yer mahkemesi olduğundan, şüphelinin yakalandığı yerde önem arzetmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay ve dosya incelendiğinde; şüpheliye isnat edilen ve mütemadi suç olan silahlı terör örgütü üyeliği suçundan şüpheli hakkındaki yakalama emri infaz edilip şüphelinin ifadesi alındıktan sonra yetkili mahkemede kamu davasının açılması gerektiği, nitekim mütemadi suçların yapısı gereği bu hususu zorunlu kıldığı bu husus gözardı edilerek sırf dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgelerden hareketle yeterli şüphenin oluştuğu düşünülerek kamu davasının açılmaması gerektiği” şeklindeki gerekçeyle iadesine karar verildiği, bu karara Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itirazın da .... Ağır Ceza Mahkemesinin 28.04.2015 tarihli ve 2015/254 değişik iş sayılı kararı ile reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
II ) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/3. maddesinde iddianamede hangi hususların gösterileceği, aynı Kanun"un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, bu kapsamda şüphelinin ifadesinin alınmaması nedeniyle iddianamenin iadesine karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
III ) Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “İddianamenin iadesi” başlıklı 174. maddesinde;
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.” hükümleri yer almaktadır.
... Ağır Ceza Mahkemesince CMK’nın 174. maddesi uyarınca verilen iddianamenin iadesi kararının gerekçesi, savunması alınmayan şüpheli hakkında eksik soruşturma yapılmasına ilişkindir. Cumhuriyet Başsavcılığınca bu karara itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen mercii tarafından aynı gerekçelerle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek oturum” da bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen düzenlemelerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de soruşturma safhasında tüm delillerin toplanmış olması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Soruşturma safhasında ceza muhakemesinin amacı olan maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için tüm süjelerin sürece dahil edilmesi gerekmektedir. Her sanığın derdini anlatabilmesini, ne istediğini söyleyebilmesini, hiç veya gereği gibi dinlenilmeden mahkûm edilememesini, öne sürülen iddiaları ve aleyhine olan delilleri çürütebilmesini ve bu sayede muhakemenin gidişine etki edebilmesini ifade eden ilkeye “meram anlatma ilkesi” denmektedir. .....Ceza Muhakemesi Hukukunda sanık, hiç bir hakkı olmayan bir soruşturma konusu, objesi değil, belli hakları ve yükümlülükleri bulunan ve muhakemenin gidişine etki edebilen bir muhakeme süjesidir.
Mütemadi suçlardan olan silahlı terör örgütüne üye olma suçunda temadinin yakalanma ile kesileceği, örgüte katılma tarihi ile yakalanma tarihi arasında silahlı terör örgütünün amaçladığı suçu gerçekleştirmeye elverişli olan ve vahamet arz eden eylemlerin gerçekleşmesi halinde tüm eylemlerin geçitli suça ilişkin kurallar ile fikri içtima hükümleri de nazara alınıp hukuken birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şüpheli ... hakkında babası .... tarafından yapılan kayıp başvurusu üzerine yapılan soruşturmada, ...... Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/5209-4 sayılı dosyasında şüpheli olarak bulunan .... kod adlı ....."nun ifadesinde şüpheli ..."i fotoğraftan teşhis ederek kimlik bilgilerini verdiği ve kendisi örgüte katılmadan önce şüpheli ..."un kırsal alanda faaliyet gösterdiğini bildirdiği;
....Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazı üzerine yapılan araştırmada örgüte müzahir www.......com isimli internet sitesinde "53 üniversiteli genç gerilla saflarına katıldı" haberiyle verilen fotoğraflarda şüpheli ...."un nüfusa kayıtlı olduğu köy muhtarı ..... ve annesi ... tarafından teşhis edildiği, yürütülen soruşturmada Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine 18.08.2014 tarihinde ... Sulh Ceza Mahkemesi tarafından şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yakalama emri çıkarıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca bu delillere dayanılarak şüphelinin savunması alınmadan kamu davası açıldığı görülmektedir.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Şüphesiz kendisine ulaşılamayan şüpheli hakkında, toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı savunma almadan dava açabilecektir ancak incelenen dosya kapsamında şüpheli hakkındaki iddianamenin konusu oluşturan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun mütemadi suç olduğu ve temadinin yakalanma ile kesileceği, örgüte katılma tarihi ile yakalanma tarihi arasında silahlı terör örgütünün amaçladığı suçu gerçekleştirmeye elverişli olan ve vahamet arz eden eylemlerin gerçekleşmesi halinde tüm eylemlerin geçitli suça ilişkin kurallar ile fikri içtima hükümleri de nazara alınıp hukuken birlikte değerlendirilmesinde ve suçun işlendiği yer, zaman diliminin buna göre belirlenmesinde zorunluluk olduğunun iddianame tanzim edilirken de gözetilmesi gerektiği.
CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir. Emredici nitelikte bulunan bu kuralın yerine getirilmesi çoğu zaman şüphelinin savunmasının alınmasıyla işlerlik kazanacaktır.
Öte yandan Anayasamızın 90/4. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası olan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmenin yorumunu yapan bağlayıcı nitelikteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin adil yargılanma hakkına ilişkin kararları uyarınca da etkili, yeterli ve adil bir soruşturmanın yürütülebilmesi için, şüphelinin suçlamalardan haberdar edilip, savunma hakkının tanınması hususları değerlendirildiğinde kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
IV ) Sonuç ve karar:
.... Ağır Ceza Mahkemesinin 28.04.2015 tarihli ve 2015/254 değişik iş sayılı kararı usul ve kanuna uygun olup, kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.