11. Hukuk Dairesi 2019/2240 E. , 2020/5562 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 11.05.2017 gün ve 2014/977 - 2017/392 sayılı kararı onayan Daire"nin 20.02.2019 gün ve 2017/4272 - 2019/1398 sayılı kararı aleyhinde davalı şirket vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını, TTK"nın 336. maddesi uyarınca yönetim kurulu başkanı olan davalı ..."ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000.- TL"nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davacı ile müvekkili arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirketler vekili, davacının ortak olduğunu, hile iddialarının doğru olmadığını, davacının talebinin zamanaşıma uğradığını, müvekkilleri tarafından ortaklık durum belgesi ya da tahsilat makbuzu düzenlenmediğini, davacının doğrudan bir zararının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davanın kabulüyle davacının davalı şirket ortağı olmadığının tespitine, taleple bağlı kalınarak 5.000.- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine dair verilen kararın davalı şirket ve katılma yoluyla davacı vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davalı şirket vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 20.02.2019 tarih 2017/4272 Esas, 2019/1398 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ""31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun"un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu"nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re"sen bozulmasına karar vermek gerektiğinden Dairemizin 20.02.2019 tarih 2017/4272 Esas, 2019/1398 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, karar düzeltme isteminde bulunan davalı şirket hakkındaki mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı şirket vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 20.02.2019 tarih 2017/4272 Esas, 2019/1398 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak karar düzeltme isteminde bulunan davalı şirket hakkındaki hükmün açıklanan gerekçeyle re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyen davalı şirkete iadesine, 01/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.