16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/18866 Karar No: 2017/9124 Karar Tarihi: 19.12.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/18866 Esas 2017/9124 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/18866 E. , 2017/9124 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Uygulama kadastrosu sırasında ....Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı ve beyanlar hanesinde 1476 metrekaresinin Hazineye ait olduğu belirtilen eski 16 ada 12 parsel sayılı 5152 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 116 ada 12 parsel numarasıyla ve 5.171,83 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, 1476 metrekaresi kendisine ait olan dava konusu taşınmazın uygulama kadastrosu sırasında yüzölçümünün arttığı ve bu artışın Hazineye ait bölümde meydana geldiği iddiasıyla çekişmeli taşınmazda Hazineye ait kısmın ayrı bir parsel numarası verilerek Hazine adına tescilini, olmadığı takdirde beyanlar hanesine miktar fazlası kısmın Hazinenin payına eklenerek beyanlar hanesine işlenmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesi gereğince on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuşsa da, verilen karar dosya kapsamına ve yasaya uygun düşmemektedir. Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde; "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." denmektedir. Davacı Hazine, taşınmazın kadastro tutanağında belirtilen "miktar fazlası 1476 metrekarenin Hazineye ait olduğu" şerhi ile tutanağa geçirilmiş olan hakkının ve uygulama kadastrosu ile taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen 19,83 metrekarelik artışın miktar fazlası olan kendisine ait kısımda gerçekleştiğini öne sürerek bu bölümlerin, ifrazen ayrı bir parsele dönüştürülerek adına tescili istemi ile dava açtığına göre, davası tutanaklarda belirtilen hakka karşı olmayıp, aksine bu hakka dayalı olarak açılmış bir dava niteliğindedir ve bu nedenle somut olayda 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Mahkemece bu husus göz önüne alınmadan yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.