20. Hukuk Dairesi 2017/7872 E. , 2017/10521 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi vekili 31.01.2013 havale tarihli dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 169 ada 1 parsel (eski 45 parsel) sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığını, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama çalışmaları sırasında orman tahdit sınırlarına uyulmadığını belirterek tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece, mülkiyete ilişkin uyuşmazlıkların genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.Asliye hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen tahdit sınırları içinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce; 1952 yılında genel arazi kadastrosu, 02.06.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen seri bazda yapılan orman kadastrosu ile daha sonra 6831 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılıp 17.01.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, ilk tahdidin aplikasyonu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir.Dosya kapsamından; 05.08.1952 tarihinde yapılıp kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında 45 parsel sayılı 600m2 yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Osman oğlu ... adına tespit ve tescil edildiği, 2012 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 169 ada 1 parsel numarasıyla 997,18m2 yüzölçümlü olarak tespit edildiği, uygulama kadastrosuna itiraz edilmediğinden kesinleştiği, davalı ve dahili davalıların 17.01.2002 tarihinde ilan edilen orman kadastrosuna itiraz davası açmadıkları anlaşılmaktadır. Hükme dayanak yapılan orman, fen ve ziraat bilirkişi tarafından ortak düzenlenen 20.02.2015 tarihli raporda; çekişmeli taşınmazın 02.06.1971 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu sırasında tahdit dışında bırakıldığı, 17.01.2002 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında orman tahdidi içinde kaldığı, ilk orman tahdit haritası, orman tahdit tutanakları ile aplikasyon haritası arasında çekişmenin olduğu, davalı taşınmazın 1961 ve 1971 tarihli memleket haritalarında ve 1959 çekim tarihli hava fotoğrafında açık alanda gözüktüğü, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş, ancak rapor ekindeki Ek-1 nolu 1/3000 ölçekli krokide çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritasındaki konumu gösterilmiş, aplikasyon ve 2/B haritasındaki konumu gösterilmemiştir.Diğer taraftan 184 nolu orman kadastro komisyonunun orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma yetkisi bulunmakta olup, çekişmeli taşınmazın anılan komisyon tarafından tahdit içine alınıp alınmadığı yönünde açıklama yapılmamıştır. Dosyada ilk orman tahdidine ilişkin orijinalinden renkli orman tahdit haritası ile 17.01.2002 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulamasına ilişkin orijinalinden renkli aplikasyon ve 2/B haritaları ile çalışma tutanakları dosyada bulunmadığından orman raporu ekindeki hat uygulaması da denetlenemektedir. Bu durumda; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporu karar vermeye yeterli olmayıp, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu yönünde duraksama olmuştur.Orman Kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukuki niteliği orman kadastro tutanaklarının ve haritasının uygulanması suretiyle belirlenir. Bilindiği gibi, aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında, bağlantı kurularak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup, bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (15.07.2004 gün ve 25523 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 47. maddesini karşılayan 02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki Eski Yönetmelik md. 44.). Aplikasyon işlemi yeni bir orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları değiştirilemez. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz. O halde mahkemece öncelikle 02.06.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen seri bazda yapılan orman kadastrosu ile daha sonra 184 nolu orman kadastro komisyonunca yapılıp 17.01.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen ilk tahdidin aplikasyonu, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ilişkin çalışma tutanakları, orijinalinden çekilmiş renkli tahdit haritaları ve 2/B haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, 184 nolu orman kadastro komisyonunca yapılıp 17.01.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, ilk tahdidin aplikasyonu ve orman rejimi dışına çıkarma haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, en az 6-7 orman tahdit sınır (OTS) noktaları görülecek biçimde,dava konusu 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilk orman kadastrosu, 17.01.2002 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma hattına göre konumları, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile aplikasyon, orman rejimi dışına çıkarma haritalarındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/12/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.