Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1134
Karar No: 2014/3775
Karar Tarihi: 14.05.2014

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/1134 Esas 2014/3775 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/1134 E.  ,  2014/3775 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 08/10/2013
    NUMARASI : 2012/247-2013/362

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliği nedeniyle, reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 01.06.2004 tarihinde bahçe ve bitki bakımı konusunda yapılan ve çeşitli tarihlerde yenilenen hizmet sözleşmesinin, davalı tarafından 15.04.2012 tarihinde feshedildiğini ve bu hizmetin ifasında kullanılan müvekkiline ait makinalara el konulduğunu, gönderilen ihtara rağmen bu makinalar iade edilmediği gibi, fesih tarihinden itibaren makinaların kullanılması nedeniyle herhangi bir kira bedeli de ödenmediğini ileri sürerek, müvekkili şirkete ait makinaların iadesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, fesih tarihinden iade tarihine kadarki dönem için 3.000,00 Euro kira bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, söz konusu makinalar her ne kadar davacı şirket tarafından temin edilmiş ise de, mülkiyetinin müvekkili şirkete ait olduğunu, zira, müvekkilinin bu makinaların kendi uhdesinde kalacağı düşüncesiyle, davacı şirkete hizmet bedelinin dışında fazladan ödemeler yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, dosya kapsamına göre, taraflar arasında en son imzalanan 22.01.2007 tarihli sözleşmede ortaya çıkacak ihtilaflarda İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, dava tarihinden önce yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır." düzenlemesine yer verildiği, bu hüküm uyarınca ancak tacirlerin ve kamu tüzel kişilerinin yetki sözleşmesi yapabileceği ve taraflar aksini kararlaştırmadıkça davanın artık sadece yetkili olarak gösterilen yer mahkemesinde açılabileceği, somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede bir başka yer mahkemesinde de dava açılabileceği hususunda açık bir hüküm bulunmadığı, bu bakımdan sözleşme ile belirlenen İstanbul mahkemelerinin kesin yetkili olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı olarak, davacı tarafından kendisine ait olduğunu ileri sürülen ve hizmetin ifasında kullanılan makinaların iadesi ile bu makinaların kullanılmadığı döneme ilişkin kira bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir.
    Somut olayda, tacir olan taraflar arasındaki 22.01.2007 tarihli sözleşmede, sözleşmenin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu hususu kabul edilmiş, dava 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 06.06.2012 tarihinde açılmıştır.
    6100 sayılı HMK"nın "yetki sözleşmesi" başlıklı 17. maddesinde, “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü düzenlenmiştir.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın "zaman bakımından uygulanma" başlıklı 448/1. maddesiyle HMK hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı kabul edilmiştir. Eski Kanun zamanında yapılan yetki sözleşmelerinin düzenlendikleri tarihte yürürlükte bulunan Kanuna göre geçerli olmaları halinde sonraki Kanun döneminde dahi geçerliliklerini muhafaza ettikleri kabul edilmelidir. Çünkü usul sözleşmelerinin kurulmaları ve geçerlilikleri bakımından maddi hukuk hükümlerine tâbi oldukları genel kabul gören bir ilkedir (Prof. Dr. Sadri Şakir Anzay – Hukuk Yargılama Usulleri, 7. basım, 1960, s. 152; Prof. Dr. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, 7. bası, İstanbul, 2000, s.420;Prof Dr. Abdurrahim Karslı, Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler İstanbul, 2001, s.239) Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmediğinden sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin münhasır yetkili olduğunun kabulü mümkün değildir. Böyle bir kabul, sözleşmenin imzalandığı tarihte değişik yer mahkemesinde dava açma imkânı bulunan tarafların seçimlik haklarını ortadan kaldıracaktır ve hak kaybına yol açacaktır. Bu bakımdan sözleşmeyle kararlaştırılan münhasır yetkinin 6100 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra imzalanan yetki sözleşmelerinde tatbiki uygun olacaktır. Aksinin kabulü, tarafların sözleşmeyle kazandıkları ve o tarih itibariyle Yasayla yetkili kılınan mahkemelerde dava açma imkânını ortadan kaldıracağından eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır. Buna göre, maddi hukuk alanında yapılan yeni kanunlar eski kanuna göre geçerli olarak yapılmış olan sözleşmeleri hükümsüz hale getirmedikleri gibi, usul sözleşmelerine ilişkin yeni kanun hükümlerinin dahi eski kanun zamanında yapılmış usul sözleşmelerinin geçerliliğini etkileyemeyeceğini kabul etmek gerekir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 22. maddesine göre, sözleşme ile yetkili kılınan mahkemelerin yanında genel ve özel yetkili mahkemeler de yetkili olmaya devam eder. Davacı, 08.06.2012 olan dava tarihinden önce imzalanmış yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan yer dışında genel veya özel yetkili bir mahkemede dava açmışsa, artık açılan dava ile işlem tamamlanmış olup, 6100 sayılı HMK"nun 17. maddesindeki münhasır yetki sözleşmesine ilişkin hüküm olayda uygulanmaz. Sonuç olarak 01.10.2011 tarihinden önce tacirler arasında yapılan yetki sözleşmeleri, 01.10.2011 tarihinden sonra da geçerliliklerini muhafaza etmektedirler.
    Somut olayda, mahkemece, HMK"nın 17. maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmiştir. Oysa, HMK"nın yetkiyi düzenleyen maddelerinde kesin yetki halleri açıkça belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK"nın 116-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı
    hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiş, 117/1. maddesinde de cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen ilk itirazların dinlenemeyeceği hükmü getirilmiştir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. 6100 sayılı HMK"nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. HMK"nın 18/1. maddesi uyarınca, yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde yapılabilir. Ancak, HMK"nın 17. maddesindeki, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılabileceğine ilişkin yetki kuralı, aksi de kararlaştırılabildiğinden münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, kesin yetki kuralı değildir. HMK"nın 116/a maddesi uyarınca mahkemenin yetkisinin kesin yetki esasına göre belirlenmediği hallerde ise, yetki itirazı bir ilk itiraz olduğundan, aynı Kanun"un 19. maddesi uyarınca da yetki itirazı ileri sürülmezse, yetkisiz mahkeme yetkili hale gelir. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça usulüne uygun bir yetki itirazı yapılmamış olmakla, yetkisiz mahkeme yetkili hale geldiği gibi, hükmü veren mahkemenin yetkisi davalı tarafça da benimsenmiş olmaktadır. Davalının süresinde yetki itirazında bulunmaması halinde dava sırasında taraflar arasında aksi yönde zımnen oluşan ve geçerli olan bir yetki sözleşmesi kurulduğunun kabulü de gerekir. (Bkz. Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhamekeleri Usulü, El Kitabı, İstanbul 1995, Sh. 174 vd.) HMK"nın 17. maddesindeki, "" taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça” hükmünün bu anlama geldiği kabul edildiği taktirde bu madde anlam kazanacaktır.
    Bu durumda süresinde ilk itiraz olarak mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülmediğinden ve kesin yetki de bulunmadığından mahkemenin, HMK"nın 19. maddesi uyarınca yetkili hale geldiği gözetilerek, davaya bakmakla yetkili olduğunun kabulü ile davanın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı olarak HMK"nın 17. maddesindeki münhasır yetki kuralına kesin yetki anlamı verilerek, sonuca ulaşılması doğru görülmemiştir.
    2-Kabule göre, HMK"nın 114/ç ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, gerekçede "mahkememizin yetkizliğine", hüküm fıkrasında "mahkememizin yetkisizliği nedeniyle" ibarelerine yer verilerek dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi