15. Hukuk Dairesi 2016/5494 E. , 2018/396 K.
"İçtihat Metni"....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklaan bakiye iş bedeli ve ceza koşulu nedeniyle alacak istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraflar arasında dükkan inşasına ilişkin eser sözleşmesi bulunduğunu, iş yapılıp teslim edildiği halde bakiye iş bedelinin ödenmediğini belirterek, şimdilik 50.000,00 TL iş bedeli alacağı ile 20.000,00 TL cezai şart alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı davacıya elden ve belgeli yapılan ödemeler bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK"nın 355 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu dükkan yapılması işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış bakiye iş bedeli ve ceza koşulu nedeniyle alacak davasıdır.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK"nın 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
....
HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur." Bu unsurları taşımayan bir gerekçe, görünüşte gerekçe olup, yasada belirtilen unsurlara uygun yasayolu denetimini mümkün kılan gerçek anlamda bir gerekçe değildir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de davalının süre uzatım talebi kabul edilerek vermiş olduğu cevap dilekçesi ve ekindeki delillerin değerlendirilmediği gibi hükmün gerekçesinde de davalı savunması özetlenmemiş ve delilleri de tartışılmamıştır. Bu durumda verilen karar HMK"nın 297/1-c maddesindeki unsurları içermediğinden verilen karar bu maddenin ihlali niteliğindedir. Gerekçeli kararın kanundaki unsurları içermemesi adil yargılanma hakkına ve bu kapsamda kalan gerekçeli karar isteme hakkına aykırıdır. Kanun"un emredici düzenlemesine uygun biçimde, yeterli unsurları ve görünürde değil gerçek gerekçe içeren, böylece tarafların adil yargılanma hakkını ihlâl etmeyen, temyiz denetimine elverişli bir karar verilmek üzere, kararın davalı yararına bozulması uygun bulunmuş ve bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....