Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4019
Karar No: 2021/1402
Karar Tarihi: 11.03.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/4019 Esas 2021/1402 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/4019 E.  ,  2021/1402 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ECRİMİSİL - ELATMANIN ÖNLENMESİ

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali-tescil, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davalarda davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Asıl ve birleştirilen (2011/95 Esas) dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleştirilen (2011/150 Esas) dava ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen 2011/95 Esas sayılı davada davacılar, mirasbırakan ..."un maliki olduğu 337, 338, 353, 349 ve 352 parsel sayılı ve paydaşı olduğu 138, 139 ve 140 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından tasarruf edildiğini, davalının taşınmazları kullanmalarını engellediği gibi doğal semere getiren çay bahçesi vasfındaki taşınmazlardan gelir elde etmelerine de engel olduğunu ileri sürerek elatmanın önlemesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.
    Asıl ve birleştirilen 2011/95 Esas sayılı davada davalı, davacıların evlenip köyden ayrılıncaya kadar taşınmazlardan faydalandıklarını, dava dışı diğer mirasçıların da taşınmazlardan istedikleri zaman faydalandığını, kullanılmasına engel olunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Birleştirilen 2011/150 Esas sayılı davada davacılar, mirasbırakan babaları ..."un maliki olduğu 146 ve 158 parsel sayılı taşınmazları oğlu olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
    Birleştirilen 2011/150 Esas sayılı davada davalı, temliklerin mirasbırakanın borçlarına karşılık yapıldığını, bedelsiz olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, asıl ve birleştirilen 2011/95 Esas sayılı davada ecrimisil isteğinin reddine, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, birleştirilen 2011/150 Esas sayılı muris muvazaasına dayalı davanın ise reddine dair verilen karar Dairece; “...asıl ve birleştirilen (2011/95 esas) davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek her iki istek yönünden de işin esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması doğru değildir…Hâl böyle olunca, birleştirilen 2011/150 Esas sayılı dava bakımından tarafların toplanan ve toplanacak tüm delilleri değerlendirilmek suretiyle, mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin yukarıdaki ilkeler doğrultusunda mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasından sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek neticeye gidilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, asıl ve birleştirilen 2011/95 Esas sayılı davada ecrimisil ve el atmanın önlenmesi isteğinin kısmen kabulüne, muris muvazaasına dayalı birleştirilen 2011/150 E. sayılı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, 5219 ve 5236 sayılı Kanun ile 1086 sayılı HUMK nun 427/2. maddesi uyarınca 01.01.2018 tarihinden itibaren 2.590,00 TL den az olan davalara ait yerel mahkeme kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür.
    Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da bir karar verilebilir.
    Somut olayda, dava konusu 545 ada 1 ve 564 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar bakımından asıl ve birleştirilen davada hükmedilen 1.462,86 TL ecrimisil bedelinin temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, davalının ecrimisile yönelik temyiz isteminin değerden reddine.
    Asıl ve birleştirilen davada davalının öteki temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere, mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
    Öte yandan, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur.
    Nitekim, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. (1086 sayılı HUMK’nun 73.) maddesi, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
    Diğer taraftan, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.), Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olayda, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozmada belirtilen şekilde ve yukarıda değinilen ilkelere uygun araştırma yapılmadığı, özellikle davalı tarafından 5 kişilik tanık listesi verilmesine rağmen mahkemece sadece 1 davalı tanığının dinlenilmesi ile yetinildiği, dinlenmeyen diğer tanıklar yönünden davalının feragati bulunmadığı halde, HMK"nın 241. maddesi gereğince bir ara karar da kurulmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, muris muvazaası ve paydaşlar arasındaki el atmanın önlenmesi davası yönünden HMK’nın 240. v.d. maddeleri uyarınca dinlenmeyen davalı tanıklarının duruşmaya çağrılarak usulünce dinlenmesi, toplanacak ve toplanan deliller önceki bozma kararında ve yukarıda değinilen ilkeler uyarınca değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Asıl ve birleştirilen davalarda davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi