20. Hukuk Dairesi 2017/8622 E. , 2017/10514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 29.01.2013 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... ili, ...ilçesi, ...köyü,... mevkiinde bulunan 1993 yılından beri malik olduğu taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, taşınmazın önceki maliklerince 1973 -1974 yıllarında imar ve ihya edilerek tarla haline getirildiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu ...ili, ... ilçesi, ...köyü, batısında 360 parsel sayılı yer, kuzeyi tescil harici yer, güneyi kısmen yol ve kısmen davacının kullanımındaki tescil harici yer ile çevrili kadastrocu bilirkilişer ... ve ..."nin 25/12/2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2247,49 m²lik yerin aynı köy son parsel numarası verilerek tarla vasfı ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 26/03/2015 tarih 2014/9164 E. - 2015/2127 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “06.12.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi ile; Büyükşehir statüsündeki illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin 13. fıkrasında, 1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesinin taraf olacağı, belirtilmektedir. Somut olaya gelince; karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen ilgili maddeleri uyarınca davalı Hacıali Köyünün mahalle olarak, bağlı bulunduğu İlçe Belediyesine katıldığı ve tüzel kişiliğinin son bulduğu, başka bir deyişle davada aktif husumet ehliyetinin kalmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda; mahkemece, 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 13. fıkrası gereğince, davalı köyün bağlı bulunduğu ... Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili sağlanmalı, ondan sonra, davanın esası hakkında bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, taraf teşkili sağlanmadan yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır” denilmiştir.Mahkemece bozma kararının uyulmasının ardından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile kadastrocu bilirkilişer... ve ..."nin 25/12/2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2247,49 m²lik yerin aynı köy son parsel numarası verilerek tarla vasfı ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmiştir.Dava, Medenî Kanunun 713. maddesine göre açılan tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 1970 yılında yapılıp, 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek dava konusu taşınmaz yönünden 06.07.1972 kesinleşen orman kadastrosu çalışması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemleri ise 1970 yılında yapılıp, 02.03.1971 tarihinde kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz tapulama harici çalılık olduğu gerekçesiyle mülga 766 sayılı Kanun uyarınca tescil harici bırakılmıştır.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 13/12/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.