14. Hukuk Dairesi 2009/14642 E. , 2010/651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.11.2008 gününde verilen dilekçe ile mera iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 18.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, 1019 sayılı mera parselinin ifrazı ile oluşan 2489 sayılı parselin mera olduğunu, öncesi mera olan bir yerin özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceğini, 2489 sayılı parsele ilişkin imar düzenlemesi sonucu davacı adına tesis edilen 267 ada 28 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kendisine ait olan 1020 sayılı parsel ile dava konusu parselin takas edildiğini, kendisinin iyiniyetli olduğunu, Bursa 1.İdare Mahkemesinin 2000/624 esas, 2002/526 karar sayılı şuyulandırma işleminin iptaline yönelik kararından haberleri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile özellikle 27.04.2009 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda dava konusu edilen 267 ada 28 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının da bulunduğu ifrazen oluşan parsellerin 79.000 m2 yüzölçümündeki mera vasıflı 1019 sayılı parselden geldiği, 1996 yılında 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesine göre yapılan uygulamadan şuyulandırma işlemi sonucu dava konusu 267 ada 28 sayılı parselin davalı adına tahsis edildiği uygulamanın onaylanmasına ilişkin 17.05.1996 tarihli belediye encümen kararının iptali için Hazine tarafından idare mahkemesine dava açıldığı, Bursa 1. İdare Mahkemesinin 10.05.2002 tarihli ve 2000/624 esas - 2002/526 karar sayılı kararıyla işlemin iptalinin hüküm altına alındığı, kararın 08.10.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görülüyor ki, evveliyatında bir kısmı 1019 numaralı mera parselinden gelen taşınmaza ait 2981 sayılı kanunun 10/c maddesi uyarınca belediye tarafından yapılan uygulama işlemleri idari yargı yerinde iptal edilmiş, iptale ilişkin idari yargı kararı da kesinleşmiştir.
Eldeki davada öncelikle bu aşamadan sonra ne gibi bir hukuki gelişme olacağı sorusu üzerinde durmak gerekir. Yapılan şuyulandırma işlemi iptal edilince ve iptal kararı kesinleşince kuşkusuz taşınmazların önceki parsellerine dönmesi ve bunu sağlayacak geriye dönüş cetvellerinin hazırlanması gerekecektir. Geriye dönüş düzenlemesi kesinleştiğinde ise tapu sicil müdürlükleri evvelki parsellere dönüşü sağlayan yeni bir tescil işlemi yapacaktır. Geriye dönüşe neden olan işlem ise kesinleşmiş yargı kararıdır. Ne var ki, dosyadaki bilgi ve belgelerden geriye dönüş işlemlerinin geldiği aşama ve bu işlemlerin kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır.
Bir davanın açılmasından sonra dava konusu olan bir hakkın bir başkasına (üçüncü bir kişiye) devredilmesi (temlik edilmesi) veya yasadan kaynaklanan zorunluluklarla müdeabihe sonradan bir başkasının malik olarak davanın taraflarının müddeabih üzerinde tasarruf yetkisinin kalmaması mümkündür. Bu gibi durumlarda ne gibi iş ve işlemler yapılacağı HUMK.nun 186. maddesinde düzenlenmiştir. Gerçekten, çekişme konusu 267 ada 28 parsel sayılı taşınmaz yasal nedenlerle ve geriye dönüş cetvellerinin kesinleşmesi sonucu davalının elinden çıkarsa dava konusu üzerinde davalının taraf sıfatı kalmayacaktır. Bu durumda da mahkemenin davacıya HUMK.nun 186. maddesindeki hangi seçeneği tercih edeceğini sorup saptadıktan sonra buna göre işlem yapması gerekecektir.
Bütün bu anlatımlardan sonra mahkemece yapılması gereken iş; idari yargı kararı üzerine belediyece yapılması gereken geriye dönüş cetvelleri işlemlerinin geldiği aşamayı tespit etmek, kesinleşti ise geriye dönüş cetvellerini ve çekişme konusu taşınmazın tapu kaydını getirmek, kayıt malikinde değişiklik olduysa yukarıda sözü edilen yönteme uygun işlem yapmak, davacı Hazinenin mera iddiasını gerçek hasım huzurunda inceleyip sonuçlandırmak olmalıdır.
Değinilen yönler bir yana bırakılarak bu aşamada davalının gerçek hasım olup olamayacağı yönü üzerinde durulmaksızın çekişmenin esasının incelenmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.