Ceza Genel Kurulu 2017/456 E. , 2017/488 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık ..."nın beraatine ilişkin Siverek 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2014 gün ve 470-268 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 08.02.2016 gün ve 3942-1547 sayı ile;
“Olay tarihinde 6 yaşında olan ..."nın, ikametlerinin güney istikametinde bulunan sanığa ait evin 3 metre kuzey batı istikametinde, sanığın olaydan yaklaşık 2-3 ay öncesinde sözlü talebi üzerine sanığın bulunmadığı bir zamanda belediye tarafından en geniş yeri 5,36 metre, en dar yeri 3,73 metre genişliğinde, batı tarafı 70 santimetre kuzey tarafı 130 santimetre, doğu tarafı 70 santimetre, güney tarafı ise 80 santimetre derinliğinde foseptik çukuru açtırdığı, kapatılması için herhangi bir talebinin bulunmadığı, kapatılmayan çukurun yağmur yağması sebebiyle içerisinin su ile dolduğu ve su dolu bulunan çukura o sırada oynamakta olduğu topun kaçması sonucu topunu geri almak isterken dengesini kaybederek düşmesi sonucunda suda boğularak öldüğü dava konusu olayda, sanığın meskun mahalde bulunan çukurun etrafının kapatılması konusunda herhangi bir tedbir almayıp dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin anlaşılması karşısında, olayda kusuru bulunan sanığın mahkûmiyeti yerine, olay yerinde olmaması nedeniyle gerekli tedbirleri almasının mümkün olmadığından sanığa kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 13.05.2016 gün ve 136-359 sayı ile ilk hükümde olduğu gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.07.2016 gün ve 257983 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 1128-961 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 22.03.2017 gün ve 50-2259 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taksirle bir kişinin ölümü ile neticelenen olayda, sanığın kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece ilk hükmün, sanığın mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasının ardından, yerel mahkemece tanık olarak Sevgi Karalı"nın dinlenip gerekçeli kararda ifadesine yer verildiği ve önceki kararda yer almayan; “Sanığın, sözlü talebi üzerine profesyonellikten uzak bir şekilde tehlikeli ve uygun olup olmadığı araştırılmadan ikametinin yanına çukur kazan, çukuru kazdıktan sonra çukur ile ilgili iş güvenliği ve halk sağlığı için gerekli tedbirleri almayan kimliği tespit edilemeyen belediye çalışanlarının ihmali hareketlerinin olduğu ve netice ile bu ihmali davranışlar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu; çukurun kazılması ve olay anında İstanbul ilinde olduğu 14.02.2014 tarihli jandarma tutanağı ve tanık beyanı ile sabit olan sanığın; ebatlarını, tam olarak nereye kazıldığını, fiziki durumunu, etrafında önlem alınıp alınmadığını bilmediği bir çukurun kapatılmasını talep etmemesi sebebiyle meydana gelen neticeden taksirli sorumlu olduğunun iddia edilemeyeceği, sanığın çukuru görmemesi ve iş güvenliği için gerekli konularda uzman görüşe sahip olmaması sebebiyle meydana gelen neticeyi öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve bu gerekçe ile, sanığın üzerine atılı taksirle öldürme suçunun kanuni tanımında aranan manevi unsuru taşımadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle sanığın ilk hükümdeki gibi beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan ve bozmadan sonra elde edilen delile dayanılarak yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Siverek 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.05.2016 gün ve 136-359 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.11.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.