19. Hukuk Dairesi 2018/2316 E. , 2019/4890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davalarının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden asıl ve birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...’nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili asıl davada, davalı alacaklı tarafından ... 14. İcra Müdürlüğü"nün 2013/30421 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takip konusu yapılan senedin gerçek bir ticari ilişki ve borca dayanmadığını, senet metninde “malen” kaydı bulunmasına rağmen müvekkiline herhangi bir mal tesliminin yapılmadığını, ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2011/71360 soruşturma numarasıyla yürütülen soruşturma dosyasında alacaklı şirket sahibi tarafından verilen ifadeden de bu durumun anlaşıldığını, senedin ikrah altında imzalatıldığını, davalı alacaklının iddiası olan kardeşinin borcunu davacının ikrah olmaksızın iradi olarak üstlendiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirket ile davacının kardeşi olan ... hakkında ticari ilişki sonucu oluşan borcun davacı tarafından üstlenildiğine yönelik sözleşme imzalanmadığını ve bu kapsamda irade ortaya konmadığını belirterek başkasının borcu için davacıyı sorumlu tutma çabasında başka bir şey olmayan takibe konu senetten dolayı davacının anılan takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili birleşen davada aynı kapsamda takibe konulmamış 3 adet sıra senedin olduğunu belirterek toplam 175.000,00 TL tutarlı 4 adet senetten dolayı da borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada; davacının ikrah iddiasının T.B.K"nın 37. maddesi hükmünde düzenlendiğini, dava konusu senetlerin imzalanmasına ikrahın sebep olmadığını, davacının şikayeti üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verildiğini, davacının hiçbir baskı ve zorlama uygulanmadan senetleri imzaladığını, bu durumun müvekkilinin iş yerine ait güvenlik kameralarıyla saptandığını, davacının kendi isteği ve davet üzerine iş yerine geldiğini, ... Kuyumculuğun sahipleri ..., ... ve ... ..."ın müvekkili şirket ve Kapalıçarşı"da faaliyette bulunan birçok şirketten güven ilişkisine dayalı mal aldıklarını ve bedelini ödemeksizin ortadan kaybolduklarını, davacı hakkındaki dolandırıcılık şikayeti üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2013/79543 nolu soruşturmasının halen devam ettiğini, davacının borcuna karşılık müvekkiline ödeme planı sunduğunu ve dava konusu 4 adet senedi vermeyi teklif ettiğini, ... Kuyumculuk Şirketi ile yürütülen ticari ilişki kapsamında toplam 174.999,00 TL tutarında ürün tesliminin davacıya yapıldığını, fatura ve irsaliyelerin ...-... Kuyumculuk Firması adına kesildiğini, fatura konusu malları davacı ve dava dışı ... ile ... ..."ın birlikte teslim aldıklarını, senetlerin gerçek bir borç ilişkisine dayandığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili birleşen davada davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu bononun kendisine iradesi ikrah yoluyla sakatlanarak imzalatıldığını ispatlayamamış ise de dava dışı şirketin davalıya olan borcunun davacı tarafından üstlenildiği yolunda yazılı belge olmadığı ve davalının ticari kayıtlarında davacının dava konusu bonoyu düzenlemesini gerektirecek bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile takip konusu bono ile takip konusu yapılmamış diğer üç bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalının takip tutarının %20’si oranında kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 07.11.2016 günlü 2016/5172 Es,2016/14380 Kar. sayılı ilamı ile “Dava, 1 adet 43.750,00 TL miktarlı bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Takibe konu edilen bono dışındaki bonolar açısından girişilmiş bir icra takibi bulunmadığı davalının cevabı beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu bonolar hakkında açılmış bir dava yoktur. HMK"nun 26. maddesi uyarınca talep dışına çıkılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davanın tabeple bağlılık kuralı gözetilerek sadece takibe konu edilen bono yönünden görülerek uyuşmazlığın bu çerçevede çözümlenmesi gerekirken, davacının daha sonra vermiş olduğu ve vekalet ücretine tüm bonoların toplam miktarı gözetilerek hükmedilmesi gerektiğine ilişkin dilekçesine yanlış anlam verilerek talep konusu edilmeyen bonolar da sanki dava konusuymuş gibi değerlendirme yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının, davalı şirkete "malen" kaydı bulunan senet düzenlenmesini gerektiren bir ticari ilişkilerinin bulunmadığı, fatura, irsaliye ve senetlerin aynı tarihte düzenlendiği, davalı şirketin ticari defterlerinde borcun ... adına kaydedilmesine rağmen senetlerin ... adına düzenlenmesini gerektirecek hukuki bir ilişkinin varlığının davalı tarafça kanıtlanamadığı, her ne kadar davacının ikrah sonucu iradesinin sakatlandığı iddiası kanıtlanamamış ise de; dava dışı ...- ... Kuyumculuk Firmasının davalı şirkete olan borcunun davacı tarafından üstlenildiği yolunda herhangi bir borcun devri veya temlikname gibi belge bulunmadığından davalının ticari defterleri ile dava konusu senetlerin düzenlenmesini gerektirecek tutarda davacıdan alacaklı bulunduğu kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı asıl ve birleşen davalarda dava konusu bonoların davacı tarafça kendisine ikrah yolu ile imzalatıldığını ve dava dışı kardeşinden olan alacağın kendisinden bu şekilde zorla tahsil ettirilmeye çalışıldığını belirterek dava konusu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespitini istemiştir.Davacı kendisine zorla senet imzalattırıldığına yönelik şikayetini savcılığa 16.05.2013 tarihinde yapmıştır.Bu durumda korku ve ikrahın bu tarihte ortadan kalktığının kabulü gerekir.Davacı asıl davayı 14.11.2014 tarihinde birleşen davayı ise 30.06.2017 tarihinde açmıştır.TBK ‘nın 39/1 maddesi gereğince korkutulan taraf korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmesi gerekir.Aksi halde sözleşmeyle bağlı sayılır. Somut olayda bu bir yıllık hak düşürücü süreler geçirildikten sonra davaların açıldığı ve artık sözleşmenin benimsendiği yasa gereğidir.Davacının sözleşmeyle bağlı olmadığına yönelik dava öncesi çekilen bir ihtar da yoktur.Öte yandan davacı bu davaların bir yıllık süre içinde açmış olsa bile senetlerin korku ile imzalattırıldığını ispat edememiştir.Mahkemenin kabulü de bu yöndedir.Hal böyle olunca hem asıl davanın hem birleşen davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı lehine takdiren hükmedilen 2.037.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.