21. Hukuk Dairesi 2018/2172 E. , 2019/2217 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, davacının davalı ... nezdinde 02/05/1994-24/11/1997 tarihleri arasında geçen hizmetinin tespiti ile bu hizmetinin diğer hizmetleri ile birleştirilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalılar Cevabı:
Feri Müdahil Kurum vekili tarafından sunulan dilekçe ile hak düşürücü sürenin davada söz konusu olduğu, iddianın yöntemince ortaya konulması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Davalı ... vekili tarafından sunulan dilekçe ile davalının kamu kurumu olduğunu, sigortasız çalıştırmanın mümkün olmadığını, kayıtların celp edilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece, “davanın kısmen kabulü” ile “davacının ... Köyü Tüzel kişiliğinden (Bingöl İl Özel İdaresine bağlanan) 06/12/1994-31/12/1994 tarihleri ile 17/01/1995-14/08/1995 tarihleri arası toplam 236 gün, günlüğü 150.000 TL (o günün parası ile) çalıştığının tespiti ile bu sürenin diğer bildirilen sigortalık sürelerinin eklenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davacı vekilinin tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesi ile 02/05/1994 tarihinde işe başlayan davacının çalışmalarına ait belge temin edilememesi sebebiyle çalışmalarının bir kısmının reddedilmesinin haksız bir karar olduğu, söz konusu belgelerin 23 yıl öncesine ait olması sebebiyle bazı belgelere ulaşılamadığı, davacının davalı işyerinde 02/05/1994 tarihinde çalışmaya başladığının tanık beyanları ile ortaya koyulduğu belirtilerek ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talep olunmuştur.
Feri Müdahil Kurum vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesi ile hak düşürücüsü sürenin söz konusu olduğu, tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği, çalışma iddialarına karşı Kurum kayıtlarının geçerli olduğu belirtilerek ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Davalı ... vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesi ile davalı işyerinin Kamu Kurumu olup; kamu kurumlarının çalıştıracağı personelin ... girişinin olmaması yahut sigortasız çalıştırmasının mümkün olmadığı, yargılama esnasında dinlenen tanık ifadelerinin çok somut bilgiler içermediği, kaldı ki Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre de kurum kayıtlarının geçerli olduğu belirtilerek ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince yerel Mahkeme"nin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle kamu kurumundaki çalışmaların kayıtlara dayanması gerektiği, Mahkemenin de resmi kayıtları esas alarak karar verdiği kanaatiyle;
“Davalının istinaf talebinin reddine,” karar verilmiştir.
F) Temyiz:
Davacı, feri müdahil Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından sunulan dilekçeler ile istinaf başvuru dilekçelerinde yer alan itirazlar yinelenmek suretiyle kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Uyuşmazlık, Mahkemece tespitine hüküm kurulan hizmet süreleri yönünden davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum"a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 23/06/2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ihtilaf konusu dönem içerisinde 15/08/1995 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı ... Belediye Başkanlığı ( Bingöl İl Özel İdaresine bağlanan) tarafından düzenlenmiş olup bildirgenin Kurum kayıtlarına 12/09/1995 tarihinde intikal ettiği, davacı adına 15/08/1995- 27/12/1996 ve 02/01/1997-20/11/1997 tarihleri arasında davalı Belediye Başkanlığı ( ... İl Özel İdaresine bağlanan) işyeri tarafından Kurum"a 30 gün üzerinden hizmet bildiriminde bulunulduğu, davacının 24/11/1997 tarihinden itibaren de davalı Belediye Başkanlığı"nda 657 sayılı Yasa kapsamında Memur olarak görev yaptığı, davalı ... İdaresinin yazı cevabı eklerinde yer alan 06/12/1994 ve 17/01/1995 tarihli Belediye Encümen Kararlarına göre Belediye"nin yeni kurulması sebebiyle davacının geçici olarak işe alınmasına karar verildiği, ihtilaf konusu olmayan döneme ait (1996/2.-6.aylar arası) ücret bordrolarının getirtildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda kamu tanıklarının dinlenildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının 06/12/1994-31/12/1994 tarihleri arasında davalı ... nezdinde çalıştığının tespitine şeklindeki Mahkeme kararı resmi kayıtlara dayanması nedeniyle yerindedir. Ancak, anılan dönem yönünden davalı İdare tarafından davacı adına işe giriş bildirgesinin ve dönem bordrosunun verilmemesi ve davalı işveren tarafından Kurum"a bildirilen herhangi bir çalışmanın bulunmaması karşısında Mahkemece tespitine karar verilen 06/12/1994-31/12/1994 tarihleri arasındaki dönem yönünden davanın açıldığı tarih olan 12/01/2015 tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Bununla birlikte yine ihtilaf konusu olan 17/01/1995-14/08/1995 tarihleri arasındaki hizmet dönemi yönünden davalı Belediye Başkanlığı"nın bir kamu kuruluşu olup işyerinde resmi kayıtlara dayanılmasının ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesinin esas olması karşısında Kurum"a bildirilmeyen dönemlerdeki ücret belgeleri ve bu dönemde davacıya ücret ödenip ödenmediği, ödeme yapılmışsa kim tarafından ödendiği hususları araştırılmadan varılan sonuç hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, öncelikle davalı idare nezdindeki dönem bordroları, ücret tediye bordrolarının ve puantaj kayıtlarının tamamının aslını veya onaylı ve okunaklı örneklerini getirtmek, ücret ödeme bordrolarında davacının imzasının bulunup bulunmadığını saptamak, davacının işyeri özlük dosyasının eksiksiz ve onaylı bir örneğini işyerinden istemek, işveren kuruluşun davacı ile ilgili yetkili şef, amir, müdür, muhasebe çalışanı gibi yetkili kişilerini dinlemek, davacının dönem/ücret bordrolarındaki çalışmalarının dışındaki dönemde ücretini ne şekilde aldığını araştırmak ve davalı İdare nezdinde davacı sigortalının çalışmalarına ilişkin herhangi bir kayıt içeren belgelerin bulunmamasının haklı ve izah edilebilir bir nedene dayanıyor ise (arşiv sisteminin düzensiz tutulmasından dolayı ücret bordrolarının sunulmamasından veya sel baskını, deprem, yangın nedeniyle ücret bordrolarının gönderilmemesi gibi) bu takdirde duruşmalarda dinlenen tanık beyanlarına itibar etmek ve çalışıldığı iddia edilen süreler yönünden şüpheye yer vermeyecek şekilde olabildiğince tüm delilleri toplayıp davacının 06/12/1994-31/12/1994 tarihleri arası hizmet tespiti isteminin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı da değerlendirilerek sonucuna göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ve araştırma neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesi"nce hatalı değerlendirme sonucu davacı ve feri müdahil Kurum ile davalı İdare vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı KALDIRILMASI, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
H)Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.