8. Hukuk Dairesi 2018/8145 E. , 2019/1383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Meni Müdahale Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davalının mülkiyetinde bulunan ve 4 parselde yer alan yapının, müvekkilinin maliki olduğu 853 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olduğunu belirterek, davalının elatmasının önlenmesi ile tecavüzlerin kaline ve ecrimisile karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının maliki bulunduğu taşınmaza, ... köyü 138 ada 4 parselin tapu düzeltim öncesinde davalının iyiniyetle el attığı anlaşıldığından meni müdahale talebinin reddine, davacıya üst yapı hakkında ortaklığın giderilmesi davası açması konusunda muhtariyetine, ecrimisil talebinin kabulü ile 667,81 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.a) Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 683. maddesinde düzenlendiği üzere, bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma,yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bu hak kullanılırken dışardan gelecek her türlü müdahale ve haksızlığı malikin dava yoluyla def edebileceği de mülkiyet hakkının bir gereğidir.
Somut olaya gelince; çekişme konusu 853 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya, 4 parselin kayden davalıya ait olduğu sabittir. ... Kadastro Müdürlüğü’nün 3402 Sayılı Kadastro Kanunu"nun 41. maddesi gereğince hazırladığı 7/3/2007 tarihli raporundan; 851, 853 ve 934 parsel ile dava dışı 858 parselin binmeli olduğu, 858 parselin 1/5000 ölçekli 42 paftasına yanlış tersim edildiği, 858 parselin Köy Tüzel Kişiliğine ait olduğu ve 858, 859, 1337 ve 1504 nolu parseller ile birlikte Köy Gelişme Alanı olarak imar uygulamasına tabi tutularak, 06.02.1998 tarih, 534 yevmiye ile tescil gördüğü, 858 no.lu parselin uygulamada 138 ada 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ile 139 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsellere gittiği anlaşılmıştır.
Komşu 138 ada 4 parsel maliki davalı ..."in parselle ilgili kadastro müdürlüğünün düzeltim kararına karşı 9/4/2007 tarihinde ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/607 Esas ve 2010/1276 Karar sayılı dava dosyası ile düzeltim kararının iptalini talep etmesi üzerine, Mahkemece verilen ret kararı Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından 21.10.2011 tarihinde onanarak kesinleşmiş, kesinleşen karar üzerine 138 ada 4 parselin 675 m2 olan alanı 504,81 m2 olarak 20/6/2012 tarihinde tapuda düzeltilmiştir. Mahkemece alınan 10/01/2014 havale tarihli fen bilirkişi rapor ekinde yer alan krokide; D harfi ile gösterilen 170,19 m2 alana davalının tecavüzünün bulunduğu, tecavüzlü kısım içerisinde, 7,00 m2 tandır ocağı ile 1,50 m yüksekliğinde, 6,80 m uzunluğunda hazır beton bulunduğu belirtilmiştir. Gerek tapu kaydı, gerekse bilirkişi raporundan davalının dava tarihi itibariyle nizalı taşınmazı kullandığı sabit olup bu husus davalı tarafın da kabulünde bulunmaktadır. Kayıttan veya mülkiyetten kaynaklı bir hakkı bulunmayan davalının çapa bağlı taşınmazda iyiniyet iddiası dinlenemeyeceğinden, mülkiyet hakkına itibar edilerek, davalının 10/01/2014 havale tarihli fen bilirkişi rapor ekinde yer alan krokide; D harfi ile gösterilen 170,19 m2 alana vaki müdahalesinin men’ine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile men’i müdahale talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir.
b)Davacı vekilinin kal"e yönelen temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili dava dilekçesinde kal talep etmesine rağmen mahkemece "Davacıya üst yapı hakkında ortaklığın giderilmesi davası açması konusunda muhtariyetine" karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nin 26.maddesinde "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez" hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, davacı tarafın kal talebi ile ilgili esasa ilişkin olumlu-olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2) no.lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenle reddine, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 13/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.