14. Hukuk Dairesi 2009/11692 E. , 2010/620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine dava ve birleştirilen davalarda 18.12.2000, 09.11.2000 ve 09.01.2000 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali tescil mümkün olmadığı takdirde sözleşmenin feshi ve tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; daha önce verilen karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 12.02.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ... ve ..., duruşmasız olarak davacılar ... ve ... katılma yolu ile davalı arsa malikleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.01.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan ... ile karşı taraftan davalılar ... vd. Vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava ve birleştirilen davalarda davacılar, davalıların murisi ... ile yüklenici ... İnş.Ltd.Şti. arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan bağımsız bölümleri ondan temlik aldıklarını ancak anılan sözleşmenin muvazaalı olarak feshedilmiş olması sebebiyle davalıların edimlerini yerine getirmekten kaçındıklarını belirterek, eser sözleşmesinin feshine dair sözleşmenin muvazaa sebebi ile iptali ile yükleniciden aldıkları bağımsız bölümlerin adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde ödedikleri bedellerin tahsili isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı arsa maliki yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini süresinde yerine getirmediği gibi sözleşmenin ifasının da olanaklı bulunmaması sebebiyle feshedildiğini, binanın kendileri tarafından tamamlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı yüklenici 2001/243 E. Sayılı dosyaya sunduğu dilekçesi ile davacı ... ...’nin 100.000 DM ödediğini, satış sözleşmesinden karşılıklı olarak vazgeçtiklerini belirtmiştir.
Mahkemece, Dairemizin 19.04.2005 tarihli bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacıların tapu iptal ve tescil isteği ile açmış oldukları davaların reddine, ...’e karşı açılan tazminat davasının reddine davacıların yükleniciye karşı açmış oldukları tazminat davalarının kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 01.04.2008 tarihli ve 2007/15657 E. 2008/4426 K. sayılı ilamı ile, HUMK’nun 45.maddesi gereğince birleştirme kararı verilen davada, birleştirilen her davanın ayrı ve bağımsız bir dava olduğu bu nedenle avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin her bir dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği yönünden bozulmuştur.
Mahkemece Dairemizin bozma kararına uyulmuş, yapılan yargılama sonucunda hüküm fıkrasının 1.paragrafında önceki hükümde belirtilen hususların kesinleşmiş olması sebebiyle “davanın esası ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Hükmü davacılar ..., ..., ... ve ... ve katılma yolu ile davalı arsa malikleri temyiz etmiştir.
1- Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre davacılar ..., ..., ... ve ...’in temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Temyiz edilen mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1.paragrafında; 8 bent halinde önceki karar tekrar edilmiş, 9.bendinde ise “19.03.2007 tarihinde verilen kararın 14.Hukuk Dairesinin 1.4.2008 tarihli kararı ile hüküm kısmının davalı arsa malikleri yararına bozulmasına karar verilmesi, davacıların davanın esası ile ilgili diğer temyiz istemlerinin reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün diğer kısımlarına ilişkin temyiz itirazları reddedilerek kesinleşmiş olduğundan davanın esası ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Taraflarca temyiz edilen hükmün bozulması halinde bozma kapsamı dışında kalan hususlar taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğurur ise de hükmün bozulması halinde anılan karar ortadan kalkacağından bu hükmün infaz olanağından söz edilemez. Belirtilen nedenle mahkemece 19.03.2007 tarihli kararın bozulmuş olmakla ortadan kalktığından bu hükme atıfta bulunulması yerine HUMK’nun 388 ve 389. Maddeleri gereğince istek sonuçlarından her biri hakkında şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde hüküm kurulması gereklidir. Anılan kararın bu nedenle usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, Dairemiz bozma kararına uyulmasına karar verildiği halde davalı arsa malikleri yararına nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacılar ..., ..., ... ve ...’in temyiz itirazların reddine, 2.bentte yazılı nedenlerle davalı arsa maliklerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 750,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılar ..., ..., ... ve ...’dan alınarak katılma yolu ile temyiz eden davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 26.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.