14. Hukuk Dairesi 2009/11335 E. , 2010/618 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.04.2008 gününde verilen dilekçe ile birleştirilen davada ve aynı davacı tarafından davalılar ... ve ... aleyhine 06.06.2008 tarihinde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; dava ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 14.05.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.01.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av.... ile karşı taraftan davalılar vekilleri Av.... ve Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı ... ..., çekişme konusu bağımsız bölümü tapuda satın aldığını, davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı ... ise iyiniyetli kayıt maliki olduğunu, taraflar arasındaki başkaca işlemi bilmediğini davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
Somut olayda; “tutanak”tır başlıklı tarihsiz belgenin fotokopisine delil olarak dayanılmıştır. Bu belgede “... Mah. 118.Sokak D Blok ... Site K;6, No:18 Dairenin tapusu ...’ındır. ... Bankasından çekilen ev kredisi tarafımdan kullanılmıştır. Bir hakkım yoktur” yazılıdır. Belgenin altı davacı ile davalılardan ... ve tanık sıfatıyla Alaaddin Yurtsever isimli kişi tarafından imzalanmıştır. Duruşmada dinlenen tanık belgeyi ve içeriğini doğrulamıştır. Davalı ... ... vekili, bu belgedeki imzaya ve belgenin içeriğine bir itiraz yöneltmemiş, sadece dayanılan belgenin fotokopi olduğunu, yazılı delil olarak dayanılamayacağını savunmuştur. Bu beyana göre tarafların imzasını taşıyan ve içeriğine itiraz edilmeyen belge usul hukuku açısından yazılı senet olarak kabul edilmelidir. Kısaca, davada dayanılan iddia yazılı delille kanıtlanmıştır.
Ne var ki, dosya içeriğinden dava tarihinden sonra 07.05.2008 tarihli çekişme konusu bağımsız bölümün davalı ... ... tarafından diğer davalıya tapuda satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ... tapuda iyiniyetli kayıt maliki olduğunu savunduğundan durumu Türk Medeni Kanununun 1023 ve 1024. maddeleri kapsamında değerlendirilmelidir.
Bütün bu açıklamalara göre mahkemece yapılması gereken iş; inanç ilişkisi yazılı delille kanıtlandığından davalılardan ...’ın iyiniyetli malik olup olmadığı konusunda taraf delillerini toplamak, istemi bunun sonucuna uygun hüküm altına almak olmalıdır.
Yapılan bu saptamalar bir yana bırakılarak dava yazılı olduğu şekilde reddedildiğinden karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 750.00 TL. Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 26.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.