
Esas No: 2015/21230
Karar No: 2017/9045
Karar Tarihi: 18.12.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/21230 Esas 2017/9045 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda .... Köyü çalışma alanında bulunan 154 ada 9 parsel sayılı 236,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava dışı....adına tespit ve tescil edilmiş, bilahare açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda da davalı ... adına hükmen tescil edilmiştir. Davacı ..., satın almaya, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, miras yoluyla gelen hakka ve hibeye dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davacının murisinden kaldığı ve bu tür davaların diğer mirasçıların katılımı olmadan açılamayacağı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı ..., dava konusu taşınmazın öncesinin muris babasına ait olduğunu ancak babasının sağlığında dava konusu taşınmazı kendisine hibe ettiğini ileri sürmüştür. Davacı ile davalı arasında mirasçılık ilişkisi bulunmamakta olup; dosyada yer alan nüfus kayıtlarına göre davacının murisi ...’un 13.02.2014 tarihinde vefat ettiği ve geriye yasal mirasçıları olarak davacı ... ile dava dışı kardeşleri ..., ....’un kaldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten iştirak halindeki terekede, bir veya birden çok mirasçı terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan kişilere karşı kendi miras payına/paylarına yönelik olarak dava açma hakkına TMK"nın 702. maddesi uyarınca sahip olmayıp, bir nevi tasarruf işlemi olan dava açılması işleminde tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi yasa gereğidir. Bu cümleden olmak üzere; tüm mirasçıların eşyanın terekeye döndürülmesi istemine ilişkin birlikte hareket ederek dava açma hali ya tüm mirasçıların birlikte dava açması ya bir veya birden fazla mirasçının açtığı davaya diğer mirasçıların yöntemince muvafakat etmeleri veyahut da murisin terekesine temsilci atanması hallerinde mümkündür. Diğer taraftan, bir mirasçının eşyanın terekeye dahil olmadığı iddiasıyla açacağı davada birlikte hareket etmeyi gerektirir yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacı ..., çekişmeli taşınmazın öncesinin babasına ait olduğunu ve babasının sağlığında yaptığı paylaştırma ile çekişmeli taşınmazı kendisine bıraktığını, bir başka ifadeyle muris babasının sağlığında dava konusu taşınmazı kendisine hibe ettiğini ileri sürmekle, çekişmeli taşınmazın babasının terekesinden çıktığını ve mülkiyetin kendisine ait olduğunu iddia ettiğinden tek başına dava açma hakkına sahiptir. Dava tereke adına açılmadığına ve miras payı da talep edilmediğine göre mahkemece işin esasına girilmeli ve davacıya iddiasını ispat için imkan tanınmalıdır. O halde; mahallinde taraf tanıkları ve yerel bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın davacıya hangi suretle intikal ettiği, murisin sağlığında çekişmeli taşınmazı davacıya hibe edip etmediği yahut ölümünden sonra murisin terekesinin taksim edilip edilmediği hususunda somut olaylara dayalı, ayrıntılı bilgi alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
18.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.