22. Hukuk Dairesi 2017/2070 E. , 2017/1336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 01.02.1989-30.10.2014 tarihleri arasında çalıştığını ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, davalı temyizi üzerine fazla çalışma ve hafta tatili yönünden yapılan bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında bozma ilamı öncesi fazla çalışma ücreti alacağı yönünden kurulan hükmün davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazıanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmakadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK"nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü-6.Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, bozma ilamı öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde haftanın 5 gününün iş günü olduğu ve cumartesi ve pazar günleri çalışıldığında bu çalışmanın hafta tatili çalışması olduğu kabul edilerek hafta tatili ve fazla çalışma ücret alacağı hesaplanmış, davacı tarafından bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinden ıslah yapılmış ve netice olarak 491,80 TL fazla çalışma ve 37.165,13 TL hafta tatili alacağı hüküm altına alınmıştır. Davalı temyizi üzerine işyerinde normalde cumartesi günleri çalışılması veya çalışılmaması işverenin yönetim hakkından kaynaklanmakta olup eğer bireysel veya toplu iş sözleşmesinde cumartesi gününün açıkça hafta tatili(akdi tatil) olduğu düzenlenmemişse o gününün işgünü sayılması gerektiği, kabul gerekçesi ortaya konulmadan cumartesi günü çalışmalarının hafta tatili çalışması kabul edilmesi hatalı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda isabetli olarak haftanın 6 gününün iş günü, 1 gününün hafta tatili olduğu kabul edilmiştir. Bu kabule göre fazla çalışma ve hafta tatili yeniden hesaplanmış ve netice olarak 1.076,75 TL fazla çalışma, 13.129,70 TL hafta tatili alacağı hesaplanmıştır.
Mahkemece bozma ilamı öncesinde 491,80 TL fazla çalışma alacağı hesaplanmasına karşın davacının kararı temyiz etmediği ve bu nedenle davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu kabul edilerek bu miktar hüküm altına alınmıştır. Ne var ki mahkemece varılan sonuç usuli kazanılmış hak kavramına uygun düşmemektedir. Davacının bozma öncesinde fazla çalışma alacağının bozmadan sonraki hesaplamadan az çıkmasının nedeni hafta tatilinin iki gün olarak hesaplanmasıdır. Davacının bozma öncesinde fazla çalışma alacağının bir kısmının hafta tatili içinde hesaplanması nedeniyle fazla çalışma alacağına yönelik kararı temyiz etmemesi davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Şu halde ıslah dilekçesi de bir bütün olarak değerlendirilerek davacının bozma sonrası oluşan fark fazla çalışma alacağını, hafta tatili alacak kalemi içerisinde ıslah yolu ile talep etmiş olduğu kabul edilmelidir. Bu kabul dosya kapsamına uygun düşecektir.
Açıklanan nedenler ile mahkemece bozma ilamı sonrası hesaplanan 1.076,75 TL fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.