4. Hukuk Dairesi 2013/16401 E. , 2014/11775 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2011/583-2013/308
Davacı-karşı davalı M.. K.. vekili Avukat Ö.H.. tarafından, davalı-karşı davacı S.. K.. aleyhine 24/11/2011 gününde, davalı-karşı davacı S.. K.. vekili Avukat E.. T. tarafından davacı-karşı davalı M.. K.. aleyhine 28/12/2011 gününde verilen dilekçeler ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı-karşı davacı S.. K.."ın tüm, davacı-karşı davalı M.. K.."nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacı-karşı davalı M.. K.."nın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davalı-karşı davacı S.. K.."ın davası, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı- karşı davalı M.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Karşı davacı, karşı davalının kendisine “fahişe”, “o..pu” vb söylemleri nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının yazdığı dilekçedeki beyanların savunma sınırlarını aştığı, davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dosya içeriğinden; davacı-karşı davalı M.. K.."nın kocası ile karşı davacı-davalı S.. K.. arasında arkadaşlık olduğu, bu nedenle taraflar arasında anlaşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Olay tarihi, olayın gelişimi, dosya kapsamı ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, davacı- karşı davalı M.. K.. aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davacı-karşı davalı M.. K.. lehine BOZULMASINA, (1) no"lu bentte gösterilen nedenlerle Davalı-karşı davacı S.. K.."ın tüm, davacı-karşı davalı M.. K.."nın diğer temyiz itirazlarının reddine ve temyiz eden davacı-karşı davalı M.. K.."dan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/09/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davacı ile evli olduğunu bildiği davacının eşi ile davalının duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle davacı eşinin kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiası ile davalı hakkında açılan tazminat davasıdır.
Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu"nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu"nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu"nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/2 maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir.
Türk Medeni Kanunu"nun 185. maddesindeki düzenleme anlamında davalının davacıya karşı "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüğünün bulunmaması, davalının duygusal ve cinsel ilişki fiilinin tarafının davacı olmayıp, davacının eşi olması, "zina" fiilinin ceza yasalarımıza göre suç olmaktan ve dolayısıyla davalının fiilinden dolayı sanık veya hükümlü olmaması karşısında haksız fiillerde manevi tazminatı düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 56. ve 58. maddelerindeki düzenlemeler ile Türk Medeni Kanunu"nun manevi tazminata ilişkin 174/2 maddesindeki düzenlemenin davalının eylemine uymaması, davalının eyleminin davacıya karşı saldırı oluşturabileceğine ve tazminat verilmesine dair başka hiç bir yasal düzenlemenin bulunmamasına, davaya konu eylemin bir tarafının da davacının eşi olmasına göre ortada yani davacı ile eyleme katılan eşi arasında bir aile bütünlüğünden bahsedilemeyeceği gibi, davalıyı da aile bütünlüğüne (ortada aile bütünlüğü kalmadığından) eylemi ile saldırıda bulunduğunun kabulünün mümkün olmamasına ve ayrıca aile bütünlüğüne saldırı ile ilgili yasalarımızda tazminatı gerektirir bir düzenleme bulunmamasına göre, davalı hakkında açılan davanın yasal dayanağı yoktur. Yasama organınca bu konuda yasal düzenleme yapılana kadar bu yönde açılan davalarda davalıyı sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu anlamada davalının pasif davalı olma sıfatı bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Diğer yandan, davaya konu eylemden dolayı davalı ile davacının eşinin, davacıya karşı müteselsilen sorumlu kabul edilmeleri gerekir. Zira, iddia edilen eylem, en az iki kişinin birlikte hareketi ile meydana gelebilir. Bunun sonucu olarak davacı, kendisine karşı müteselsilen sorumlu olan kendi eşi hakkında bu eylemden dolayı, (geçimsizlik veya zina nedeniyle) boşanma davası açmadığı, manevi tazminat istemediği veya dava açıp, sonradan manevi tazminat isteğinden vazgeçtiği veya sadece kendi eşine karşı Türk Medeni Kanunu"nun 174/2 maddesine dayanarak manevi tazminat davası açıp manevi tazminat aldığı hallerde; Türk Medeni Kanunu"nun 161/3 maddesi gereğince kendisine karşı müteselsil sorumlu olan ve eylemin tarafı olan eşini affettiği kabul edileceğinden, eşten manevi tazminat alınan halde ise, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince davalıdan ayrıca manevi tazminat alınması mümkün olmadığından Borçlar Kanunu"nun 147/2. maddesi gereğince davalının sorumlu tutulması mümkün değildir.
Açıkladığım nedenlerle (1) no"lu bentte bulunan sayın çoğunluğun aksi yönündeki düşünce ve kararlarına katılmıyorum.16/09/2014
KARŞI OY YAZISI
Davalı, davacının kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle manevi tazminat istemektedir.
Dosya içeriğine ve kabule göre davalı-karşı davacının yasal olmayan birlikteliği davacının eşiyle gerçekleştirdiği, böylece davacının aile değerlerinin ağır saldırıya uğradığı anlaşılmaktadır. Davacının bu ağır saldırı karşısında davalıya tazminat ödenmesine konu teşkil eder sözleri kullanması "içgüdüsel tepki" niteliğindedir. Bu tür tepki davalı-karşı davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmamıştır. Bu nedenle karşı dava reddedilmelidir.
Açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğunun kararına katılmıyorum.16/09/2014