Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Kovuşturma aşamasında müştekinin bilinen son adresine usulüne uygun çağrı kağıdı tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelmediği, hakkında çıkartılan birden fazla zorla getirme emrinde de güncel adresi tespit edilemediğinden temin edilemediği, 5271 sayılı CMK"nin 210. ve 235. maddeleri gereğince, olayın tek delili müştekinin beyanlarından ibaret olmadığından, çağrıya rağmen gelmeyen müştekinin dinlenilmesinde zorunluluk bulunmadığı, oluşa ve tüm dosya içeriğine göre, müştekinin kollukta alınan beyanı ile uyumlu adli raporu ve sanık savunmalarının aksine olay günü Amasya ilinde bulunduklarını gösteren baz istasyonu kayıtları ile sanıkların üzerlerine atılı suçun sabit olduğu anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de; bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır. Yerine görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak; Sanıklar hakkında hüküm kurulurken TCK"nin 62. maddesi uygulanarak sonuç cezanın bulunduğu fıkrada "8 ay 10 gün" şeklinde cezanın süresi belirtilmesine rağmen, cezanın türünün hapis cezası olarak gösterilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesi gereğince, TCK"nin 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkralarda "8 ay 10 gün" ibaresinden sonra gelmek üzere "hapis" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.