10. Hukuk Dairesi 2018/1810 E. , 2018/8169 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Somut olay incelendiğinde, dava dışı limited şirketin 2004/10-2006/6 dönem ve aralarına ilişkin prim borçlarının tahsili için, şirket ortağı olan davacıya hissesi oranında hesaplanan miktarları içeren ödeme emirlerinin gönderildiği, mahkemece, 2013/107437 nolu ödeme emrinin zaman aşımı nedeniyle iptaline diğer taleplerin reddine şekilde karar verildiği, 2013/107437 nolu ödeme emrinin 2004/10-12 dönem ve arasına, 2013/19443 nolu ödeme emrinin ise 2005/1-2006/6 dönem ve aralarına ilişkin prim borçları olduğu, dosya kapsamında bulunan 07.03.2006 tarihli ticaret sicil gazetesinde, 30.12.2005 tarihinde noter onayı bulunan hisse devir senedi üzerine 20.02.2006 tarihinde tescil edilen 29.12.2005 tarihli karar ile davacının hisselerini devrettiği anlaşılmış olup, her ne kadar mahkemece belirtilen şekilde karar verilmiş ise de, söz konusu hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararı ikmal edilmediği gibi davacının varsa buna göre hisse devir tarihi ve sonrasındaki sorumluluğunun irdelenmediği belirgindir.
2- Kabule göre de; 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunun 128. maddesi hükmü gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır.
08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcu yönünden ise, 6183 sayılı Kanun"un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre, zamanaşımı süresi beş yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.
06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin beşinci fıkrasında değişiklik yapılıp, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesiyle birlikte 102. maddesinin de uygulanmayacağı hükme bağlanarak 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un; Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı başlığını taşıyan 93. maddesinin 2. Fıkrasının birinci cümlesinde, Kurumun prim ve diğer alacaklarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin başlangıcının ise, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başı olduğu belirtilmiştir. Aynı fıkranın ikinci cümlesinde ise; özel durumlardan doğan prim ve diğer alacaklar yönünden zamanaşımının başlangıç tarihi ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre; Kurumun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı süresinin başlatılması gerekecektir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki yasal mevzuatımızda, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde ve 6183 sayılı Kanunda prim ve diğer alacakların doğmasındaki özel durumlara göre zamanaşımı başlangıcı yönünden bir düzenlemenin yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Kanunun 93. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, prim ve diğer alacakların doğmasındaki özel durumlarda zamanaşımının hangi tarihten başlayacağı belirlenmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı ve zamanaşımına ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunda, geriye yürüyeceğine olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, zamanaşımı ile ilgili olarak getirilen düzenlemenin geçmişe etkili olmadığı konusunda kuşku bulunmamaktadır.
Mahkemece ödeme emirleri tebliğ tarihi dikkate alınmak suretiyle, belirtilen zamanaşımı milatlarına göre irdeleme yapılması gerekirken, 2013/19945 nolu ödeme emrindeki dönemler tam olarak gözetilmeksizin, zamanaşımı geçmediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
3-Yine kabule göre, davanın yasal dayanaklarından 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edileceği öngörüldüğünden, davacının ödeme emrine yönelik itirazında kısmen haksız çıktığı belirgin bulunmakla, davalı Kurum yararına reddedilen miktar yönünden haksız çıkma tazminatına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.