10. Hukuk Dairesi 2016/7877 E. , 2018/8164 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-İncelenen dava dosyasında, dava dışı anonim şirketin 2002/9-2009/4 dönemleri arasına ait prim ve ferilerine ilişkin borcun tahsili için ilgili dönemlerde yönetim kurulu üyeliği yapmış davacıya ödeme emri gönderildiği mahkemece, her ne kadar 2004/12 dönemine kadar olan borçların zamanaşımı nedeniyle kabulüne, 1.10.2008 e kadar olan borçların da davacının yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle sorumlu olmadığına, Ekim 2018 sonrası borçlardan ise, sorumlu olduğuna dair yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, söz konusu hüküm eksik incelemeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.
5510 sayılı Kanun"un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun"un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun, 506 ve 5510 sayılı Kanunlara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi karşısında, yönetim kurulu üyesi olan davacının 01.07.2008 tarihine kadar olan borçlardan sorumlu olmayacağı, 01.07.2008 tarihi sonrasına ilişkin borçlardan ise sorumlu olacağı belirgindir.
2- 2008/4-9 dönem ve aralarına ilişkin borçları içeren 2008/11528 nolu ödeme emrine, davacının 19.10.2009 tarihinde itiraz etmesinin irdelenmemesi isabetsiz ise de, yönetim kurulu üyesi olan davacı, bu borcun 01.07.2008 tarihine kadar olan kısmından sorumlu olmayacağından, söz konusu husus sonuca etkili değildir.
3- Davanın yasal dayanağı olan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edileceği öngörüldüğünden, davalı Kurum yararına reddedilen miktar yönünden haksız çıkma tazminatına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.