22. Hukuk Dairesi 2017/2652 E. , 2017/1326 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacılar vekili, fazla çalışma, hafta tatili , ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Müteveffa işçinin mirasçılarından ..."nın 20.01.1997 doğumlu olduğu ve yargılama sırasında 18 yaşını doldurduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmeden bu davacı adına diğer davacı annenin vekile verdiği vekaletnameye göre taraf teşkilinin sağlandığının kabulü hatalıdır.
2- Anayasanın 141"nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, Mahkemece kısa kararda ve hükmün gerekçesinde fazla çalışma ücret alacağına yönelik olarak bozma sonrasında alınan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğu belirtilmesine karşın hüküm fıkrasında bu alacak kalemleri yönünden bozma öncesi gibi hüküm kurulmuştur.
Yine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1/3 takdiri indirim ile 2.803,23 TL net hafta tatili hesaplanmış olup Mahkeme gerekçesinde davacının hafta tatili ücret alacağının bu miktar olduğu belirtilmiştir.
Ne var ki, kısa kararda hüküm altına alınan hafta tatili alacağının miktarı net 2.853,23 TL"dir. Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise bozma öncesi olduğu gibi 4.851,23 TL net alacağın hüküm altına alındığı görülmektedir.
Mahkemece, kısa karar ile gerekçeli karar arasında belirtilen şekilde oluşturulan çelişki hatalı olup bozma nedenidir.
3-Davalı harçtan muaf olduğundan harç yüklenmemesine karşın davacının yatırmış olduğu harçların yargılama gideri içinde hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmiş olması da ayrı bir bozma nedenidir.
4-Kabule göre de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilirken dava dilekçesinde talep edilen 100,00 TL fazla çalışma ücreti alacağı saklı tutularak 1/3 takdiri indirim ile 7.943,37 TL net fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmıştır. Mahkemece, dava dilekçesinde talep edilen 100,00 TL fazla çalışma ücreti alacağının bilirkişi raporunda dikkate alındığı gözetilmeden ikinci kez eklenerek 8.043,37 TL net fazla çalışma ücreti olduğu yönünde kısa karar oluşturulması doğru bulunmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.