10. Hukuk Dairesi 2016/9000 E. , 2018/8143 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Başkan ... ve Üye ... muhalefetlerine karşı, Üyeler ..., ... ve ..."ün oylarıyla ve oyçokluğuyla, 17/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. KARŞI OY
Davacıya, 9017 gün prim ödeme gün sayısı ile 01.09.2005 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun"a göre tam yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Daha sonra Kurumca 10.09.2001-27.04.2005 tarihleri arasındaki süreye ait primlerin sisteme hayali olarak yüklendiği, gerçekte ödenme bulunmadığından sigortalılık süresi iptal edilmiş, kalan süre aylığa yetmediğinden tahsis iptal edilerek ödenen aylıkların istirdadı istenmiştir.
Davacı, hayali prim ödemesi olmadığının ve 01.09.2005 tarihli tahsis tarihinden itibaren bağlanan aylığa hak kazanıldığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davacıya hayali prim ödemesi ile aylık bağlandığı, 01.09.2005 tarihli tahsis kararının geçerli olmadığı kabul edilmiş ancak dava aşamasında bu kez kısmi aylık şartları oluştuğundan 01.01.2013 tarihinden itibaren aylığa hak kazanıldığının tespitine karar verilmiştir.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, davacının talibine göre tahsis şartları oluşmamasına rağmen yargılama aşamasında oluşan aylık şartları nedeniyle talep olmaksızın aylığa karar verilip verilemeyeceği noktasındadır.
6100 sayılı HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlığı altında 26/1. maddesi, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Davacı 17.04.2007 tarihli dilekçesi ile 10.09.2001-27.4.2005 tarihleri arasını kapsayan prim ödemelerinin hayali olmadığının tespitini ve 01.09.2005 tarihinden itibaren aylığa hak kazandığının tespitini talep etmiştir. Davacının talebi aylığı iptal eden Kurum işleminin iptalidir. Mahkemece talep olmaksızın dava tarihinden 6 yıl sonra oluşan yeni duruma göre kısmi aylığa karar verilmiştir. Davacının yeni şartlara göre Kurumdan yeniden aylık talebinde bulunması, kabul edilmemesi halinde yeni bir dava açılması gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun 30/1-a maddesi uyarınca yaşlılık aylığı için yazılı istek zorunludur. Davacını kısmi aylık için yazılı isteği bulunmadığı gibi Kurumca bu konuda çıkarılmış bir ihtilaf da yoktur.
Her dava, dava tarihindeki şartlara göre değerlendirilir. Dava tarihi itibariyle Kurum işlemi yerinde olup eldeki davanı reddi gerekirken çok sonra oluşan yeni şartlara göre talep olmaksızın davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. KARŞI OY
Davacı vekili; 17.04.2017 tarihli dava dilekçesi ile davacının Bağ-Kur sigortalısı olup 2005 yılına kadar sigorta primlerini yatırarak emekli olduğunu. ardından davalı kurumun hayali prim yüklendiğini belirterek davacının emekli aylığını iptal ettiğini, kurumun yersiz ödendiğini iddia ettiği emekli aylıklarını istediğini, kurumun içindeki işlemler nedeni ile davacının kusurunun olmadığını, bu nedenle kurumun iptal işleminin ortadan kaldırılarak emekliliğin devamına, borçlu olmadığının tespitine, kesilen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve kazanılmış tüm sosyal hakların davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının talebi, kurumun, davacının emeklilik aylığının kesilmesine ve yersiz ödenen aylıkların iadesine yönelik kurum iptali ile emekliliğin devamına ve kesilen aylıkların yasal faizi ile birlikte iadesine yöneliktir.
Davacı 16.12.1954 doğumlu olup kendisine 1479 sayılı Yasa uyarınca yaşlılık aylığı 01.09.2005 tarihinde 9017 prim ödeme gün sayısı üzerinden bağlanmıştır.( 8411 prim ödeme gün sayısı, 594 gün askerlik borçlanması ve 12 gün 506 sayılı Yasa hizmeti)
Müfettiş raporu ile davacının sigorta hizmet kaydına gerçekte ödeme olmadığı halde hayali prim yüklendiğinin tespiti üzerine 23.03.20017 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı iptal edilmiştir. (1479 sayılı yasaya göre gerçekte ödenen 7841 prim ödeme gün sayısı, 594 gün askerlik borçlanması ve 481 gün 506 sayılı yasa hizmeti). Davacı tarafça hayalı olduğu iddia edilen ödemeye ilişkin ödeme belgesi veya makbuz sunulmamıştır. Hayali olarak yüklenen primler 570 gün karşılığı olup 01.02.2004-31.08.2005 arası döneme ilişkindir.
Hayalı prim ödemesi dönemi dışlandıktan sonra 1479 sayılı Yasanın geçici 10 maddesine göre davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı tarih ise diğer şartların yanında 58 yaş şartını da tamamladığı 16.12.2012 tarihidir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında tarafların delilleri toplandıktan ve davanın niteliği dikkate alınarak mahkemece de gerekli tahkikat yapıldıktan sonra,
Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
Davacıya 1479 sayılı yasa uyarınca 01.01.2013 tarihinden itibaren 8916 prim ödeme gün sayısı üzerinden yaşlılık aylığı tahsisi gerektiğinin tespitine aksi yöndeki kurum işleminin iptaline,
Davacıya 01.01.2013-01.05.2014 tarihleri arası 8916 prim ödeme gün sayısı üzerinden ödenmesi gereken yaşlılık aylıkları toplam tutarının 01.08.2014 tarihinden (mahkemece tedbiren yaşlılık aylığının tahsis edildiği tarih) itibaren işleyecek yasal faizi ile bilikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının 01.09.2005-23.03.2007 tarihleri arası ödenen yaşlılık aylıkları nedeni ile borçlu olmadığına ve 23.03.2007-01.01.2013 tarihleri arası ödenmesi gereken yaşlılık aylıklarının tahsiline ilişkin istemlerinin sübut bulmadığından reddine karar verilmiş davanın açıldığı tarih itibari ile emekli aylığının iptaline ilişkin kurum işleminin davacı tarafından yatırılan prim olmaması (hayali olması) nedeni ile doğru olduğu tespit edilmiştir.
Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre hükme bağlanır. Dava 2007 yılında açılmıştır. Delillerin toplanmasından sonra davanın, davacının emeklilik şartlarına haiz olmaması nedeni ile kurum işleminin yerinde olduğundan bahisle reddine karar
verilmesi gerekmektedir. Çünkü 58 yaş şartı dava açıldıktan yaklaşık 6 yıl sonra kazanılmıştır.
Açıklanan nedenle davanın ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesi gerekir iken, davanın kısmen kabul kısmen reddine dair ilk derece mahkemesi kararının onanması şeklindeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.