1. Hukuk Dairesi 2015/5948 E. , 2017/7508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL, ESKİ HALE GETİRME
Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi,ecrimisil ve eski hale getirme davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları 670 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 10 numaralı dükkanı davalıya kiraya verdiklerini, davalının kira sözleşmesine aykırı olarak 9 ve 10 numaralı dükkanlar arasındaki duvarı yıkarak 9 numaralı dükkanı da haksız olarak kullandığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesine ve yıkılan duvarın eski hale getirilmesine, haksız olarak kullandıkları 9 nolu dükkan için 3.000TL ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, dava konusu 10 numaralı dükkanı halihazır durumu ile kiraladığını, taşınmazın kiralandığı şekli ve eskiden beri mevcut halleriyle kullanıldığını, 9 numaralı dükkana müdahalesinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu işyerinin kira sözleşmesi tarihinde teslim edildiği hali ile kullanıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılara ait 670 parsel sayılı taşınmazın arsa niteliği ile tapuda davacılar adına kayıtlı olduğu,ancak üzerinde dükkan niteliğinde bağımsız bölümlerin olduğu, 9 ve 10 numaralı dükkanların davacılara ait olduğu, taraflar arasında 1.01.2012 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, bilirkişilerin raporunda davalının her iki dükkanı tek dükkan halinde kullandığını rapor ettiği, ancak davalının 9 numaralı dükkanda Mayda isimli bir işyeri olduğunu savunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 120. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, elatılan yerin değerinden ibaret olacağı kuşkusuzdur ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32.maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Somut olayda, dava 10.000,00 TL bedel gösterilerek açılmış, davalı taraf dava değerine itiraz etmiş, mahkemece yapılan keşifte dava konusu edilen 9 nolu dükkanın dava tarihindeki değeri 80.000,00 TL saptanmış, ancak harç ikmali yapılmadın sonuca gidilmiştir.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfe katılan bilirkişilerden ek rapor alınarak taşınmazın davalı tarafından kullanılan bölümlerinin değerinin saptanması, yargılama sırasında eksik harcın tamamlanması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; işi esası bakımından da mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapılmamış, davalının savunması üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, öncelikle harç konusundaki usuli eksikliğin giderilmesi, bu eksiklik giderilir ise yerinde yeniden keşif yapılarak binanın projesinin uygulanması, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesindeki 10 numaralı dükkanın yerinin tam olarak saptanması, tanıklar dinlenerek kira sözleşmesinin 9 ve 10 numaralı dükkanları kapsayıp kapsamadığının açıklığa kavuşturulması ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.