1. Ceza Dairesi 2012/3814 E. , 2014/3754 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
HÜKÜM : TCK"nun 98/1, 53. mad. uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılması
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dosya kapsamına göre, sanığın, sevk ve idaresindeki kamyonuyla, akşam saat 22.30 sıralarında havanın açık ve asfaltın kuru olduğu Devlet karayolunda, yasal hız sınırları dahilinde seyir halindeyken, akli dengesi yerinde olmayan maktulün, tam kusurlu bir halde sağ taraftan karşıya geçmek için aniden yola çıktığı, bunun üzerine sanığın sola doğru manevra yapmasına rağmen maktule aracın sağ Ön tamponuyla çarpmaktan kurtulamadığı, akabinde sanığın aracından inerek o sırada ağır yaralı olan maktulün durumuna baktığı, ağır yaralı olduğunu görünce de panik içinde kaza mahallini terk ettiği, kazanın meydana gelmesinden yaklaşık on dakika sonra jandarma güçlerinin olay yerine ulaştığı, bu sırada acil tıbbi yardım da istendiği, ancak maktulün, olaydan yirmi dakika sonra, ambulansın ulaşmasından kısa bir süre önce, çarpmaya bağlı kafa kemiğinden oluşan çökme kırığı ve beyin kanamasına bağlı solunum ve dolaşım durması sonucu hayatını kaybettiği olayda;
Sanığın eyleminin nitelendirilebilmesi için öncelikle TCK’nın 83. maddesindeki düzenleme üzerinde durulması gerekmektedir:
Kişinin yaşama hakkını korumak amacıyla ihdas edilen suçlarda neticenin ifade ettiği haksızlık aynıdır. Zira tüm bu suçlarda kişinin yaşamının sona erdirilmesi cezai yaptırıma bağlanmaktadır. Buna karşılık kişinin yaşamını sona erdiren fiiller, işleniş şekillerine, yani hareketin ifade ettiği haksızlığa göre farklı suç tipleri olarak düzenlenmiştir. TCK’da ölüm neticesini cezalandıran suçlar, kasten veya taksirle işlenip işlenmediğine (TCK m. 81, 85); kasten işlenmişse icrai hareketle mi (TCK m. 81), ihmali hareketle mi (TCK m. 83) işlendiğine göre farklı değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Öldürmeyi yasaklayan davranış normunun, kasti, icrai bir hareketle, yani başkasının hayatını sona erdirmeye yönelik aktif bir davranışla gerçekleştirilmesi halinde 81. maddede düzenlenen kasten öldürme suçu işlenmiş olur. Bu suçun oluşması bakımından önemli olan husus, başkasının hayatını ortadan kaldırmaya yönelik bir saldırının icra edilmiş olmasıdır. Buna karşılık öldürmeyi yasaklayan davranış normu, ihmali bir hareketle de ihlal edilebilir. Bu durumda fail, başkasının hayatını sona erdirmek amacıyla aktif bir davranış gerçekleştirmemektedir. Bu ihtimalde öldürme suçu, başkasının hayatını korumakla yükümlü bulunan kişinin, bu yükümlülüğünü ihlal etmesi suretiyle işlenmektedir. Bu ihtimalde fail, ancak hukuken (kanun, sözleşme, öngelen tehlikeli davranış nedeniyle) başkasının yaşamını korumakla yükümlü bulunan, yani başkasının yaşamına yönelik saldırı veya tehlikeden o kişiyi korumayı hukuken garanti eden kişi olabilir.
Şayet başkasının yaşamını korumak bakımından hukuki yükümlülük altında bulunan kişi, bu yükümlülüğünü ölüm neticesinin gerçekleşeceği bilinciyle yerine getirmezse, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesinden (TCK m. 83) söz edilir. Buna karşılık, böyle bir yükümlülük altında bulunan kişi, yükümlülüğünü bilinçli bir şekilde ihmal etmekle birlikte, bu yükümlülük ihlalini korumakla yükümlü olduğu hayatın sona ereceği bilinciyle yapmamışsa ve fakat bu yükümlülük ihlaline bağlı olarak yine de ölüm neticesi meydana gelmişse taksirle ölüme sebebiyet verme suçu (TCK m. 85) söz konusu olur. Ölüm neticesinin ihmali bir davranışa bağlı olarak meydana geldiği hallerde somut olayın koşullan dikkate alınarak, ölüm neticesi bakımından failin kasten mi, yoksa taksirle mi hareket ettiği dikkatlice belirlenmelidir. Hiç kuşkusuz, ölüm neticesinin kasten meydana geldiği hallerde bunun olası kastla; taksirle meydana geldiği hallerde ise bilinçli taksirle meydana gelip gelmediği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu çerçevede, 83. maddedeki suçun oluşabilmesi için, bu madde uyarınca kanun, sözleşme veya öngelen tehlikeli davranış nedeniyle başkasının yaşamını korumak ve gözetmek yükümlülüğü altında bulunan kişinin, korumak ve gözetmekle yükümlü olduğu hayatın sona erme tehlikesi ortaya çıkmasına rağmen, ölüm neticesinin gerçekleşmesi amacıyla doğrudan kastla veya öngörülen ölüm tehlikesinin meydana gelmesi kabullenilerek olası kastla, sözü geçen hayatı kurtarmaya yönelik icrai bir davranışta bulunmaması gerekir. Örneğin aracıyla giderken çarptığı kişinin yaralanarak yere düşmesine neden olan sürücü, öngelen tehlikeli davranışı nedeniyle yaraladığı kişinin hayatını kurtarmakla yükümlüdür. Sürücü yaraladığı kişiye yardım etmek veya yardım edecek birilerini çağırmakla, yani yaralananın ölmemesi için gerekli çabayı göstermek yükümlülüğü altındadır. Buna rağmen sürücü aracını durdurmaz ve çaptığı kişinin ölmesi amacıyla ona yardım etmezse 83. maddedeki suçu kasten işlemiş olur. Olayımızda olduğu gibi; öngelen davranışı gerçekleştirmiş olmasına rağmen bu davranışı gerçekleştirmekte kusursuz olan kişinin ise 83. madde uyarınca değil, tıpkı başka birisinin yaraladığı kişiyi görmesine rağmen yardımdan imtina eden kişide olduğu gibi 98. madde uyarınca sorumlu tutulması gerekir. Her ne kadar, 83/2-b maddesinde öngelen davranışı yapan kişinin sorumluluğu belirlenirken “kusurun bulunup bulunmaması” hususundan bahsedilmemiş ise de, öngelen davranışta hiçbir kusuru bulunmayan kişinin de bu madde uyarınca sorumlu tutulması, TC’K’nın “hayata karşı suçlar” bölümünde düzenlenen 83. madde ile korunmuş bulunan hukuki değer ile bağdaşmaz. Zira, 83. maddedeki suçla “kişilerin yaşama hakkı” korunmaktadır. Bu durumda ise failin, mağdurun “yaşama hakkına” yönelik kusurlu bir eylemi bulunmamaktadır. Failin eylemi, yaşama hakkı tehlikeye girmiş bir kişiye yardımdan imtina etmekten ibarettir. Bu durumda ortaya çıkan diğer bir sorun; belirtilen durumdaki fail hakkında TCK’nın 98. maddesinin hangi fıkrasının uygulanması gerektiğine ilişkindir.
“ Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dolayısıyla kişinin ölmesi durumunda..." uygulanması öngörülen 98. maddenin 2. fıkrasının uygulanabilmesi ise; “yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi” şeklinde gerçekleşen hareketle, “ölüm” neticesi arasında bir illiyet bağının bulunması koşuluna bağlanmıştır. Olayımızda, meydana gelen olayda ağır yaralanan ve bu olaydan yaklaşık yirmi dakika sonra olay yerinde ölen maktulün ölümü ile yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi arasında illiyet bağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle somut olayda;
Olayın, bir başka deyişle mağdurun yaralanmasına neden olan öngelen tehlikeli davranışın meydana gelmesinde kusursuz olan sanığın, TCK’nın 83. madde kapsamında bir yükümlüğünün bulunduğu söylenemeyeceği gibi, TCK’nın 98/2. maddesi uyannca da sorumlu tutulamayacağı cihetle; kusuru olmaksızın gerçekleştirdiği hareketle yaralanan ve kendini idare edemeyecek duruma gelen maktule hal ve koşulların elverdiği ölçüde yardım etmediği gibi durumu derhal ilgili makamlara da bildirmeyen sanığın eyleminin, TCK’nın TCK’nın 98/1 maddesinde düzenlenen “yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirmeme” olarak nitelendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’in yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirmeme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin suçun sübutuna, lehe Kanunların uygulanmadığına; katılanlar vekilinin eksik soruşturmaya, ceza miktarına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün, tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA 07/07/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.