MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Davacı 110 ada 18 ve 173 ada 12 parsel sayılı taşınmazı ... Belediyesinden satın aldığını ileri sürerek Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Cevap veren Hazine davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı Hazine temyiz etmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 110 ada 18 ve 173 ada 12 sayılı parsellerin 09.12.1991 tarihinde kesinleşen tesis kadastrosu ile Hazine adına tapuya tescil edildiği görülmektedir. Eldeki dava ise 04.02.2009 tarihinde açılmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasında “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” kuralı getirilmiştir.
Anılan hüküm gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği, 09.12.1991 tarihi ile davanın açıldığı 04.02.2009 tarihi arasında Kadastro Kanununun 12. maddesinde sözü edilen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.