1. Hukuk Dairesi 2016/3050 E. , 2017/7493 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın ... ada ... ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden reddine, diğer taşınmazlar yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...’ün kayden maliki olduğu ... ada ... ada ... ... ...... ... ... ... parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının tamamını vekil kıldığı davalının öğretmen arkadaşı aracılığıyla davalı torununa satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek pay oranında tapu iptali ve tescil istemiş, yargılama sırasında ... ... ... ... parsel sayılı taşınmazlar dışında kalan taşınmazlara ilişkin talebini atiye bırakmıştır.
Davalı, dava konusu taşınmazların paydaşları arasında yapılan fiili taksim neticesinde mirasbırakan Teslime"ye ... ... ada ... ... parsel sayılı taşınmazların verildiğini, bu taşınmazları bedel karşılığında mirasbırakandan temlik aldığını, diğer taşınmazlarda fiilen bir hakkının olmadığını, ayrıca temliklerde mirasbırakanın paylaştırma iradesinin olduğunu da belirtip davanın reddini savunmuş, davanın kabulü halinde çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaza yaptığı masraflara (ağaç, tesis, imar vs. gideri) karşılık şimdilik 7.000,00 TL tazminata hükmedilmesi talebini içerir karşı dava açmış, mahkemece karşı dava eldeki davadan tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiştir.
Mahkemece, ... ada ... ... ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden, mirasbırakanın mal varlığını tüm mirasçıları arasında paylaştırdığı, mal kaçırma amacının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, diğer taşınmazlar yönünden ise atiye terk sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ..."ün çekişme konusu ... ada ... parsel ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazlardaki 28/112"şer payının tamamını 04.02.2000 tarihinde vekil kıldığı dava dışı ... ... aracılığıyla davalı torununa satış suretiyle temlik ettiği, ... doğumlu mirasbırakanın 02.03.2009 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak çocukları davacı ... ile dava dışı ... ... ... ve davalının babası ... "in kaldıkları anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
Denkleştirmenin kabul edilebilmesi için tüm mirasçılara taşınmaz temlik edilmesi ya da bir hak, para v.s. verilmesi ve kendisine taşınmaz devredilen kimsenin mirasçı olması zorunludur.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece mirasbırakanın mirasçılar arasında paylaştırma yaptığı, temliki de bu amaçla gerçekleştirdiği hükme gerekçe yapılmış ise de, mirasbırakanın ... ... ... ada ... parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını temlik ettiği davalı ..."nin mirasçı olmayıp, mirasbırakanın sağ olan oğlu ..."in kızı olduğu saptandığına göre denkleştirme savunmasına itibar edilemeyeceği gözetilerek yukarıda açıklanan ilke ışığında muvazaa iddiası yönünden araştırma yapılması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.