10. Hukuk Dairesi 2020/6849 E. , 2021/3404 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
Dava, fark işçilik nedeniyle resen tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine dair karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 12.02.2015 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “…hukukçu, inşaat mühendisi ve serbest muhasebeci mali müşavir (veya yeminli mali müşavir) bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan açıklayıcı ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ile davalı Kurum müfettişi tarafından düzenlenen raporda yapı sınıfı 4/A olarak belirlenmesine rağmen bilirkişi heyetince yapı sınıfı 3/A kabul edilerek değerlendirme yapılması, ancak bilirkişi raporunda; yapı sınıfının hangi gerekçeler ile 3/A olarak kabul edildiği hususunda açıklama bulunmaması, ilke olarak 01.06.2011 (ruhsat tarihi) ile 08.08.2011 (yapı kullanma belgesi tarihinin) tarihleri arasındaki faturaların incelemeye esas alınması gerekmekte ise de bilirkişi heyeti tarafından 30.11.2011 tarihine kadar olan faturalarında da incelemeye esas alınması ve bunun da gerekçesinin açıklanmamış olması, ayrıca; defter maliyeti ve inşaat maliyetinden hangisi yüksek ise değerlendirmeye onun esas alınması” gereğine işaret edilerek araştırma ve inceleme yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Mahkemece 05.02.2019 tarihli rapor, tüm içeriği ile birlikte aynen hükme esas alınmış ve gerekçe kılınmış ise de, bu rapordaki belirlemelere göre davacı şirketin borcunun davalı kurum işlemindeki kadar olmasa da borcunun var olduğu belirtilmiş olmakla, davacı şirketin talebine ve alınan son rapora göre davacı Kurum işleminin kısmen iptali ile davacının borçlu olduğu tutarı belirlemek ve sonucuna göre infaza elverişli bir şekilde bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 16.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.