Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3355
Karar No: 2016/5348
Karar Tarihi: 11.05.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3355 Esas 2016/5348 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı bir restoran işletmecisi, müvekkilinin markalarını kullanarak ticari faaliyette bulunmuş. Davacı işletmecisi, bunun üzerine dava açmış ve davalı mahkum edilmiş. Dava, marka hakkına tecavüzün men'ine, tazminat istemlerine, alacak ile hükmün ilanı istemlerine ilişkindir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmiş. Bu nedenle kararın re'sen bozulması gerekmiştir.
556 sayılı KHK'nın 12. maddesi uyarınca \"......\" isminin coğrafi kaynak olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının marka tescilinin KHK'nın 7. maddesine aykırı olduğu, davacının kötü niyetli olduğu, işletmelerin aynı güzergah ve coğrafi bölge içerisinde olduğu, davalının eylemi ile müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığı, Yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacağı, HMK'nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı ifade edilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2016/3355 E.  ,  2016/5348 K.
"İçtihat Metni"



MAHKEMESİ : ...... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2015
NUMARASI : 2013/107-2015/11



Taraflar arasında görülen davada ..... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/01/2015 tarih ve 2013/107-2015/11 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Y..... Köyü"nde “......” ismli alabalık çiftliği ve restoranının bulunduğunu ve “.....” ile “......” ibareli markaların adına tescilli olduğunu, davalının kötüniyetli olarak müvekkili markalarını “......” şeklinde kullanmaya başladığını, yapılan şikayet sonucunda davalının ceza mahkemesince marka hakkına tecavüzden mahkum edildiğini ayrıca, .... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/496 Esas sayılı dosyasında tecavüzün giderilmesi ve tazminat istemli olarak açılan davanın da fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak kabulüne karar verildiğini, davalının işbu karardan sonra da kullanımını devam ettirdiğini, işletmelerin aynı güzergah ve coğrafi bölge içerisinde olduğunu, davalının eylemi ile müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığını ileri sürerek, ....... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/496 Esas sayılı dosyasında belirlenen 6.142,00 TL fazlaya ilişkin haklarının hüküm altına alınmasını, tecavüzün men"i ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, kullanılan tabelaların sökülmesini, basılı evrak ve broşürlerin toplatılmasını ve hükmün ilanını talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat dışındaki tazminat istemlerini yükseltmiştir.
Davalı, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iddia ettiği gibi “......” ismini hiç kullanmadığını, bir müddet “......” ismini kullandığını ve 2009 yılından bu yana da “.....” olarak levhalarını değiştirdiğini, broşürlerini de bu şekilde kullandığını, davacının kötü niyetli olup, o yöredeki diğer işletmelerin isimlerini işletme sahiplerinden önce adına tescil ettirdiğini, kullanmadığı bir çok markası bulunduğunu, “.....” isminin o yöredeki antik şehrin, “....."nın ise, işletmenin bulunduğu köyün, “.....”ın restoranın ismi olup, “.......”ın köyün ismi olarak kullanıldığını, karışıklığa meydan verilmemek için de tanıtım broşürlerine ve levhalarına da kendi ismini yazdığını, 556 sayılı KHK"nın 12. maddesi uyarınca “......” isminin coğrafi kaynak olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının marka tescilinin KHK"nın 7. maddesine aykırı olduğunu zira, köyün ve bölgenin anılan isimlerle bilindiğini ve tüm turizm acentalarının o bölgeye düzenledikleri turları ....... turu olarak adlandırdıklarını, “.....” isminin herkes tarafından restoran ismi değil mevki ismi olarak bilindiğini, davacının şu anda kullandığı ismin “......” olduğunu, davacının iddia ettiği gibi gelirden yoksun kalmayıp, aksine gelir artışının olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Mahkemenin 2009/496 E-2012/462 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında alınan raporda, davacı adına tescilli “......” ve “.....” markaları ile davalı tarafından kullanılan “....." ve “......” ibareleri arasında karıştırma ihtimali bulunduğu ve bu durumun davacı markasına tecavüz teşkil ettiğinden bahisle davanın kabulüne karar verildiği, ....... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/552 E, 2013/39 K. sayılı kararı ile de davalının marka hakkına tecavüzden cezalandırılmasına karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, “......” ve “......” markalarına yapılan tecavüzün önlenmesine, davacıya ait tescilli markanın davalı tarafından kullanılan tabelalardan sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına ve imhasına, hükmün ilanına, Mahkemenin 2009/496 E. sayılı dosyasında saklı tutulan 6.142,00 TL, yargılama sırasında tespit edilen 28.105,00 TL maddi tazminat ile 7.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
1- Dava, marka hakkına tecavüzün men"i, ref"i, maddi ve manevi tazminat, alacak ile hükmün ilanı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, gerekçede “davacıya ait tescilli markanın davalı tarafından kullanılan tabelalardan sökülmesine” karar verildiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında “davacının kullanılan tabelaların sökülmesine ilişkin talebinin reddine” ifadesine yer verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt oluşturur şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın re"sen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi