10. Hukuk Dairesi 2016/8964 E. , 2018/8050 K.
"İçtihat Metni"... Başkanlığı adına Av. ... ile 1-... 2-... Yemek Servisi San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Av. ... 3-...Nak. Servis Hiz. Tic. Ltd. Şti. Adına Av. ... 4-... A.Ş. aralarındaki dava hakkında ... 1. İş Mahkemesinden verilen 30.11.2015 günlü ve 2012/45-2015/306 sayılı hükmün, davacı Kurum ve davalılardan ... Yemek Servisi San. ve Tic. Ltd. Şti. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle, tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasanın 36. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. (HUMK"nun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile, mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi, ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hâllerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle, tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri tamamen şeklidir. Kanunun amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, kanun hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.”; Yönetmeliğin 16. maddesinde, “Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. İlgili düzenleme karşısında adres kayıt sisteminde kayıtlı olan gerçek kişilere 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35. maddesine dayanılarak tebligat yapılamaz.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 28. maddesi gereğince, kendisine tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya işyeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet, tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilir. Bununla beraber, tebliğ çıkaran mercii, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtası ile tahkik ve tespit ettirir.
Bu araştırmalardan sonra ilanen tebligatla ilgili işlemlerin nasıl yapılacağı ise, Tebligat Kanunu"nun 29 ve 30.maddeleri ile ilanen tebligatın yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü"nün 46 ve 47. maddelerinde düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu"nun ilana ilişkin 28. maddesi ile Tebligat Tüzüğü"nün 46. maddesindeki hükümlere uyularak çok yönlü araştırma (resmi ve hususi müessese ve dairelerden örneğin seçim kurullarından, vergi dairesinden) yapılarak, bundan sonuç alınamaması halinde ilanen tebliğe gidilmesi gerekir. İlanen tebligat, başvurulacak son yoldur. Bu nedenle adres araştırmasının geniş bir çerçeve içerisinde ele alınıp soruşturmanın çok yönlü yapılması zorunludur.
Dava konusu olayda, davalılardan ..."a usulünce tebliğatın yapılmadığı, davalı sürücüsü olduğu ... plakalı araçla kazaya sebebiyet verdiği Trafik işkazasına sebebiyet veren aracın olay tarihindeki maliki tespit edilmiş olmasına rağmen davalı-sürücü ... "ın tebliğata yarar adresi ve kimlik bilgileri sorulmadığı, araçın bağlı bulunduğu ...Nakliye Ser. Hiz. Ltd. Şti yetkilillerinden davalının adres ve kimlik bilgilerinin sorulmadığı,Olayla ilgili adli soruşturmanın olup olmadığı ve adli soruşturma dosyasında davalının kimlik bilgilerinin tespiti ile adrese kayıt sistemindeki adresine usulünce belirlenip tebliğatın yapılmadığı, dava dilekçesi ekli tebligatın bila tebliğ iade dönmesi üzerine, resmi kurumlardan usulune uygun gerekli araştırma yapılmaksızın ilanen tebliğat yapılması hatalı olup, Mahkemece, yapılacak iş, Nufüs Müdürlüğünden, davalılara ilişkin bilgilerde belirtilmek suretiyle (mevcut olan nufüs bilgileri vs) nüfus kayıtları ve mernis adresleri, Tapu Müdürlüğünden, Seçim Kurulundan, Askerlik şubesinden, Vergi dairesi, belediyeden adres araştırması usulüne uygun yapılarak, dava açıldığı tarih itibariyle davalıların sağ olup olmadıkları saptanmalı, dava dilekçesinin davalı ... "a yöntemince tebliği ve taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre karar verilmeden ilanen tebliğat yapıldığı, yeni adresin sorulmadan 35 göre yapılan tebliğatın usulsüz yapıldığı anlaşılmakta, geri çevirmeye mahal verilmeksizin, gıyabi hükmün Tebligat Kanunu"nun 10, 21 ve 35. maddelerine göre usulünce tebliğ edilerek; temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3.maddesi gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere, dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 16.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.