17. Hukuk Dairesi 2016/2072 E. , 2018/11712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; davalıların maliki ve sürücüsü olduğu aracın, müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini ve davacının ciddi şekilde yaralandığını, aracının 94 gün serviste kaldığını, aracıda değer kaybı oluştuğunu, bu sürede araçtan mahrum kaldığını, kaza nedeniyle sağ diz ekleminin yerinden çıktığını, bacak iç bağlarının zedelendiğini, kendisine toplam 22 gün rapor verildiğini, bu sürede kazanç kaybına uğradığını, fitness ve squash eğitmenliğini gerektiği gibi yapamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilin aracında meydana gelen değer kaybı nedeniyle 300,00 TL, araç mahrumiyet bedeli olarak 50,00 TL, kazanç kaybı olarak 1.380,00 TL, hastane, ilaç, bakıcı ve tedavi gideri olarak 20,00 TL ve otopark ve çekici masrafı olarak 90,00 TL olmak üzere 1.840,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 2.896,79 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, aracın ZMMS poliçesinin olduğunu zararın sigortadan talep edilmesi gerektiğini, tedavi giderlerinin SGK Başkanlığı tarafından karşılandığını, fitness
ve squash eğitmenliğinin kaza ile illiyet bağının bulunmadığını manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile davacı tarafın talep etmiş olduğu 2.896.79 TL"nin, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 2.000,00 TL"nin kaza tarihi olan 28.10.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre,davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde bakıcı giderine ilişkin talebi mevcut olup, Ankara Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı"ndan mahkemece alınan 29.09.2014 tarihli rapora göre, davacının yaralanmasına ilişkin 1 ay işgöremezliği olduğu bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece, davacının %100 malul sayılacağı 1 aylık geçici işgöremezlik dönemi için bakıcı gideri gerekip gerekmediği konusunda olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilemesi doğru görülmemiştir.
3-Davacının araç mahrumiyeti bedeli talebine ilişkin olarak mahkemece, hükme esas alınan 29.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda günlük 10,00 TL olarak belirlenen araç mahrumiyet bedelinin neye göre hesaplandığı anlaşılamamıştır. Davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenerek ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan bu süre içinde davacının aynı nitelikteki araç için (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında ayrıntılı, gerekçeli, denetlenebilir rapor almak suretiyle davacının araç mahrumiyet bedeli talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, hükme elverişli olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı olduğu biçimde karar verilmesi isabetli değildir.
4- Yine hükme esas alınan 29.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda, aracın almış olduğu hasardan dolayı uğramış olduğu değer kaybının belirlenmesi için hazırlanan rapor yetersiz olup Dairemizce kabul görmüş kriterlere uygun bulunmamaktadır.
Dairemiz uygulamasına göre, davacının talep ettiği değer kaybı zararı belirlenirken yapılması gereken, aracın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre hasarsız haldeki 2. el değerinin belirlenmesi ve aracın tamir edilmesinden sonra, aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alındığında yine serbest piyasa koşullarında 2.el değerinde ne kadarlık bir azalma olacağının belirlenmesinden ibarettir. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki değer kaybının tespiti hususunda yeniden başka bir kişiden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
5-6098 sayılı TBK."nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 147,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 04/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.