Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/14753
Karar No: 2010/2364
Karar Tarihi: 05.02.2010

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/14753 Esas 2010/2364 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2008/14753 E.  ,  2010/2364 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, prim alacağı, ücret alacağı ve izin ücreti
    alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; prim alacağının ve fazla çalışma ücretinin ödenmediğini bu nedenlerle iş sözleşmesini, haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı; fazla mesai ücretlerinin tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, prim uygulaması konusunda yazılı bir iş sözleşmesi hükmü bulunmadığını, verimliliğe ve karlılığa bağlı olarak dönem dönem ödeme yapıldığını savunmuştur.
    Mahkemece; davaya konu edilen prim alacak taleplerinin ücret eki niteliğinde olmadığı, 2002 yılına kadar davacının çalıştığı birimin karlılığına bağlı olarak çeşitli dönem ve miktarlarda yapılan prim ödemelerinin bu tarihten sonra kaldırıldığı, bu uygulamanın kaldırılmasından sonra davacının buna karşı gelmeyip iş sözleşmesinin hak düşürücü sürede feshetmeyerek işverence getirilen yeni ücret ödeme sistemine rıza gösterdiği buna göre prim alacak taleplerinin akdi ve yasal dayanağının bulunmadığı, işyeri kayıtları üzerinde yapılan incelemede; davacının işyerine giriş ve çıkış saatlerinin elektronik kart okuyucusu ile tespit edildiği ve bu kartlardaki süreler esas alınmak üzere fazla mesailer tespit edilip bordroya yansıtılarak davacının imzasına ihtiyari kayıtsız olarak ödendiği, mevcut kayıtlara göre 2004 yılı Ocak ayında 21 saat fazla mesai yaptığı belirlenen davacıya 16 saat üzerinden fazla mesai ücreti ödendiği, bu ödemenin de ihtiyari kayıtsız olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, davalı işverenin davacının yapmış olduğu fazla çalışma ücretlerini bordroya yansıtıp ödemekte olduğu, fesihten yaklaşık 1,5 yıl kadar önce 5 saatlik eksik ödemenin davacıya haklı fesih imkanı tanımayacağı , davacı işçinin davalı işyerinden ayrıldıktan sonra 2005 yılı Ekim ayında dava dışı ATM AŞ.de çalışmaya başladığı, mevcut hizmet döküm cetvellerinden anlaşıldığı buna göre davacı tarafından gerçekleştirilen feshin haklı kabul edilemeyeceği gerekçesi ile kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
    İşçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanununun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanununu da, 5953 sayılı Basın İş Kanununun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da
    toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.
    Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.
    1475 sayılı İş Kanunu döneminde bunun dışında toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceğini kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanununda ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin 20 gün içinde ödenmemesi durumunda işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş ve bunun toplu bir nitelik kazanması durumunda dahi, kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.
    Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.
    İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.
    Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. 4857 sayılı İş Kanununun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir (Yargıtay 9.HD. 16.7.2008 gün 2007/ 22062 E, 2008/ 16398 K.).
    İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin ücretinin bir kısmını İş Kanununun 33. maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
    Bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ayni yardımların yerine getirilmemesi de (erzak yardımı, kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin haklı fesih imkanı kabul edilmelidir.
    İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi işçinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkanı vardır.
    Somut olayda; davacının 2004 yılı ocak ayında 21 saat fazla mesai yapmış olmasına rağmen 16 saat fazla çalışma ücreti tahakkuku yapılmış olduğu, buna göre davacının 5 saat fazla çalışma ücreti alacaklısı olduğu anılan ücretin ödenmemiş olması nedeniyle iş sözleşmesi feshinin haklı neden teşkil ettiği anlaşılmakla kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi