2. Hukuk Dairesi 2015/8274 E. , 2015/8723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/1993-14/02/2014
NUMARASI : 1993/780-1993/647
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 27.09.1993 tarih ve 1993780 E. 1993/674 K.sayılı ilamında H.. H.. açılan dava sonucu koruma kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı hukuku etkilenen S.. M.. 26.03.2014 tarihinde hükmü temyiz etmiştir. Mahkemece 14.04.2014 tarihli ek karar ile temyiz talebinde bulunanın taraf olmadığından bahisle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. Dava, 2828 sayılı Kanun uyarınca verilen koruma kararının kaldırılmasına yönelik olup bu istek korunma altında bulunan çocuğun hak ve menfaatleriyle ilgili olduğundan temyiz talebinde bulunanın hükmü temyiz etmesinde taraf sıfatının bulunmadığından söz edilemez. Açıklanan sebeple mahkemenin 14.04.2014 tarihli temyiz talebinin reddine yönelik ek kararın bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Hükmün esasına ilişkin temyiz incelemesine gelince;
a-Dava 2828 sayılı Yasa uyarınca alman koruma kararının kaldırılması istemine ilişkindir. 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 26. maddesinin "üçüncü fıkrasında, çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerinin ve gerektiğinde çocuk hakiminin bu Kanunda yazılı koruyucu ve destekleyici tedbirlerle ilgili olarak da karar vermeye görevli olduğu belirtilmiştir. Ankara"da çocuk mahkemesi bulunmaktadır. Bu durumda söz konusu koruma kararının esasıyla ilgili karar verme görevi çocuk mahkemesine aittir. Dosyanın çocuk mahkemesine görevsizlik kararıyla gönderilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
b-Kabule göre de: 2828 sayılı Yasa uyarınca alınmış olan koruma kararının kaldırılmasına yönelik istek korunma altında bulunan çocuğun hak ve menfaatleriyle ilgilidir. Bu nedenle davanın, hakkında korunma kararı alınmış olan çocuğa, ergin değilse yasal temsilcisine (veli veya vasisine) yöneltilmesi, onların da göstereceği deliller varsa toplanıp sözü edilen Yasanın 24. ve müteakip maddeleri çerçevesinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden eksik hasım ve incelemeyle hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre hükmün esasıyla ilgili temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.29.04.2015(Çrş.)
KARŞI OY YAZISI
İstek, karar tarihinde ergin olmayan S.. M.. hakkında daha önce verilmiş olan koruma kararının kaldırılmasına ilişkin olup, asliye hukuk mahkemesine yapılmış ve mahkemece 27.09.1993 tarihinde kabul edilmiştir. Karardan sonra 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu yürürlüğe girmiş ve 2828 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevi Çocuk Mahkemelerinin görevi kapsamına alınmıştır. Talep çocuk mahkemesinin kurulmasından önce sonuçlandırıldığına göre elde sonuçlanmamış bir dava veya istek de yoktur.
Öte yandan 07.11.1982 tarihli ve 2709 Numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3. maddesinde “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu”, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde “Herkesin, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde sonuçlandırılmasını isteyebileceği,” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 30. maddesinde “Hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu” hüküm altına alınmıştır. Yukarıda belirtilen kurallar ilk derecede mahkemeleri olduğu gibi Yargıtayı"da bağlayıcı niteliktedir. Bu açıklamalar karşısında kararın sayın çoğunluğun görüşü doğrultusunda bozulması eldeki dava için gereksiz gider yapılmasına ve davanın makul sürede sonuçlandırılmasına da engel olacak niteliktedir. O halde karardan sonra Ankara ilinde çocuk mahkemesi kurulduğu gerekçesiyle hükmün bozulması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan sebeple davanın görevli mahkemede bakılıp sonuçlandırıldığı kabul edilerek temyize yönelik inceleme yapılması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.