Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9055
Karar No: 2018/7989
Karar Tarihi: 15.10.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/9055 Esas 2018/7989 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/9055 E.  ,  2018/7989 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava; 25.5.2011 tarihli trafik kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan pesin sermaye değerli gelir ve cenaze masraflarının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece ; “....hak sahibi olan mirasçılarına davacı kurum tarafından trafik kazasının iş kazası kabul edilmesi ile peşin sermaye geliri ve cenaze gideri ödendiği, bu nedenle davanın 5510 sayılı Kanunun 39. maddesine değil, 21/4. maddesine dayandığı, bu madde uyarınca iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık üçüncü bir kişinin kusuru sebebiyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirlerin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilebilmekte olup, açıklanan gerekçe ile davacı kurumun kazaya sebebiyet veren davalıya rücu hakkının bulunduğu..”gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bağ-Kur sigortalılarına yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle meydana gelen Kurum zararının rücu hakkının yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesindeki; “Üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere, (...) ve diğer sorumlulara rücu eder...” düzenlemesiyle, üçüncü kişinin sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için, “suç sayılır hareketi” ile yardımların yapılmasına neden olma koşulu öngörülmüştür.
    “Rücu edilebilmesi için üçüncü kişinin suç sayılır hareketinin, 1479 sayılı Kanunda yazılı yardımların yapılmasını gerektirecek nitelikte olması gerekmektedir... Kurumun yapmış olduğu yardımları sorumlulara rücu edebilmesini sağlayan üçüncü kişinin suç sayılır hareketi, ... Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu kavramın içine hem cürüm hem de kabahat suçları girmektedir...”(Levent Akın, Bağ-Kur Sigorta Yardımları, Alfa Basım Yayım Dağıtım, ... 1996, s.197) “Bu yön, zararla üçüncü kişinin eylemi arasında uygun neden-sonuç bağlantısının varlığını zorunlu kılmaktadır. Eğer böyle bir bağlantı yoksa, üçüncü kişinin yardımlardan sorumlu tutulması düşünülemez. Madde hükmünün öngördüğü “suç”la çerçevelenmiş sınırlı bir sorumluluk bulunduğu ortadadır.”(M.Çenberci,T.Uyar, Bağ-Kur Kanunu Şerhi, Olgaç Matbaası, ... 1979, s.263)
    1479 sayılı Kanununun (83, 84, geçici 10 ve ek geçici 6. maddesi hariç olmak üzere) 63. ve diğer maddeleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğuna ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi ile; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir...” şeklinde düzenlenme yapılmıştır.
    5510 sayılı Kanunun 39. maddesi, 1479 sayılı Kanunun 63. maddesiyle karşılaştırıldığında; "suç sayılır hareket" yerine "kast"; "ilk peşin değer" yerine "ilk peşin sermaye değerininin yarısı" ölçütü getirilerek 1479 sayılı Kanuna oranla daha dar kapsamlı bir içerik oluşturmuş olup, bu düzenlemenin amacı; "kasti" hareketiyle sigortalı veya sigortalının ölümü halinde haksahiplerine aylık bağlanmasına neden olan üçüncü kişiye kısmen de olsa medeni ceza vermek ve Kuruma gelir sağlamaktır.(Resul Aslanköylü, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Şerhi Bağ-Kur Kanunu ile Karşılaştırmalı, s.951)
    Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun 21/4. maddesi hükmüne göre; İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.
    5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazası "... sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, ... meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay" olarak tanımlanmıştır.
    5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmüne göre; Kurumun rücu hakkı, üçüncü kişinin sadece kasıtlı fiili haline özgülenmiştir. Yasanın açık ve buyurucu hükmüne göre; üçüncü kişi, kasta dayanmayan fiili sonucunda sigortalının malül kalmasına veya ölümüne neden olmuş ise, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan aylıkların ilk peşin değerinin yarısından sorumlu tutulması mümkün değildir. Aynı kanunun 21/4. maddesi hükmüne göre ise, üçüncü kişinin kusurunun olması Kurumun rücu hakkının oluşması için yeterlidir.
    Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda; ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı mı yoksa ölüm geliri mi bağlandığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Davalı Kurum vekili tarafından dava dilekçesinde,dayanılan yasa maddesi belirtilmemiş,davalı Kurumca gönderilen evraklardan da hak sahiplerine ölüm aylığı mı yoksa ölüm geliri mi bağlandığı anlaşılamamıştır. Bu nedenle davacı kurumdan açıklayıcı bilgi ve belge istenmeli, Kurum vekilinin beyanına başvurulmalı, tereddüt ve kuşkuya yer bırakmayacak şekilde konu aydınlatılmalıdır. Araştırma sonucu, ölüm aylığı bağlandığının belirlenmesi halinde, Kurumun rücu hakkını doğuran şartlardan “kast” unsurunun davaya konu olayda gerçekleşmediği belirgin olduğu dikkate alınarak, 5510 sayılı yasanın 39.maddesine göre karar verilmelidir. Sigortalının hak sahiplerine iş kazası geliri bağlanmış ise; olayın işkazası olup olmadığı konusunun kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde tespiti cihetine gidilmeli, gerekirse HMK nın 165. maddesindeki "Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas hakkında karar verilir." hükmü gözetilerek hak alanlarını ilgilendirdiğinden sigortalının haksahipleri ve ... Başkanlığı aleyhine eldeki davaya konu sigortalı ölümünün işkazası sonucu olmadığının tespitine ilişkin dava açması için davalıya uygun bir süre verilerek, bunun sonucuna göre değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, hükmü temyiz eden tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi