10. Hukuk Dairesi 2018/3277 E. , 2018/7968 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, davacıya malullük aylığı bağlandığı tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 54. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 25 ve devamı maddeleri ile 96. maddesidir.
Davaya konu somut olayda, davacıya Kurumca 1994 yılından itibaren malullük aylığı bağlandığı, ancak davacının 17.11.2005 tarihi itibarıyla çalışmaya başladığı, 5510 sayılı Kanunun 27. maddesinin 3. fıkrasında “Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir ve bu Kanuna tabi olarak çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait prim alınır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya sevk edilenlere; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışıyorsa görevinden ayrıldığı tarihi, diğerlerine ise istek tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malûllük aylığı hesaplanarak bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hüküm gereği, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunduğu vergi kaydının olduğu döneme yönelik Kurumun malullük aylığının iptali işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak davacının 21.06.2011 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesi gereği yaşlılık aylığı şartlarına haiz olduğu ve bu tarihi takip eden ay başı itibariyle davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı da belirgindir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” hükmü çerçevesinde 11/2005 - 7/2013 tarihleri arasında davacıya yersiz ödenen malullük aylığı tutarı 5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin b. fıkrasını uygulanması doğruysa da; davacıya ait hizmet cetvelinde çalışmadığı dönemler mevcut olup çalışmadığı dönemlerde aylık alabileceği gözetilmeden yazılı şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.