23. Hukuk Dairesi 2014/960 E. , 2014/3518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2013/277-2013/531
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının aidat borçlarını ödememesi üzerine, 6.250,00 TL aidat ve 906,00 TL işlemiş faiz toplamı 7.156,00 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, dava konusu hisseye isabet eden daireyi dava dışı İ. K. sattıktan sonra 11.09.2008 tarihli ihtarname ile bu hisseye ilişkin ortaklıktan istifa ettiğini, bu sebeple aidat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 05.12.2012 tarih ve 5204 E., 7178 K. sayılı ilamıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle bozulmuş, yerel mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında görevsizlik kararı verilmiş, bu karar sonrasında yapılan yargılama sonucunda, davalının davacı ortaklığının devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı kooperatif vekili, davalının müvekkilinin ortağı olduğu iddiasında bulunmuş, davalı vekili ise, müvekkilinin 11.09.2008 tarihli ihtarname ile kooperatif ortaklığından istifa ettiğini, bu istifanamenin 17.09.2008 tarihinde davalı işçisi F. S. tebliğ edildiğini savunmuştur. Mahkemece, dosya içerisindeki SGK kayıtlarına göre, dava dışı F. S. işten 31.12.2007 tarihinde ayrıldığı, istifanamenin davacı kooperatife ulaşmadığı gerekçesine yer verilerek davalı savunmasına itibar edilmemiştir.
Ancak, dosya içerisindeki F. S. imzalı belgeye göre, bu kişinin 2009 yılına kadar davacı bünyesinde çalıştığı, davalı istifanamesini teslim alarak davacı yetkililerine teslim ettiği beyan edilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, davacı kooperatif kayıt ve belgeleri incelenerek, dava dışı F. S. davalı istifanamesinin tebliğ edildi tarihte davacı bünyesinde çalışıp çalışmadığı, başkaca işlemler yapıp yapmadığı, yaptı ise davacı kooperatifçe bu işlemlerin benimsenip benimsenmediği hususları üzerinde inceleme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre, bu davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesi ile temerrüt faizi ve bunun üst sınırı; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunu"nun 7. maddesinde ise, anılan yasa hükmünün görülmekte olan tüm davalara uygulanacağı hususu düzenlenmiştir.
Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Genel kurulca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Öte yandan, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesine göre, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, 6098 sayılı TBK"nın 120. maddesinde düzenlenen temerrüt faizi niteliğinde olup, kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal faiz oranı uygulanmalıdır. Kooperatif genel kurulunca, bu oran belirlenirken, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlama gözetilmek kaydıyla, yasal temerrüt faiz oranından daha yüksek bir oran kararlaştırılabilir.
Aidatlar kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, icra takibine esas olan ve ödenmediği ileri sürülen aidatlara uygulanabilecek azami gecikme zammı oranı TBK’nın 120/2. maddesi ile belirlenen orandır. Dolayısıyla davalı kooperatif genel kurulunda kabul edilen temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Somut olayda, davalının ödemesi gereken gecikme zammı hesabı yapılırken, davacı genel kurullarında alınan ve aylık % 3 olan gecikme zammı oranına ilişkin karar nazara alınmıştır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalının ödemesi gereken faizin bilirkişiye yeniden hesaplatılması suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu lazimeye uyulmaması da kabul şekli bakımından doğru bulunmamıştır. .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.