1. Hukuk Dairesi 2017/5124 E. , 2017/7384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ - TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın davalı ... ve dahili davalı ... bakımından kabulü ile dava konusu taşınmaza davalıların el atmasının önlenmesine, davanın ... yönünden husumet nedeniyle reddine, birleşen dava yönünden ise davanın ... ve ... yönünden esastan reddine, ... ve ... yönünden husumet yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve davalı- birleştirilen davada davacı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava elatmanın önlenmesi, birleşen dava ise tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, kayden maliki oldukları 5960 parsel sayılı taşınmazı davalılardan ...’ten satın aldıklarını, dava konusu taşınmazda bir miktar ev eşyası bulunduğunu, davalı ...’ün söz konusu ev eşyalarının diğer davalı ...’e ait olduğunu beyan ettiğini evin tadilat geçirecek olması nedeni ile eşyaların alınmasını istediklerini tüm uğraşlarına rağmen eşyaların evden alınmadığını ileri sürerek taşınmazlarına yapılan el atmanın önlenmesine ve taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., davaya konu 5960 parsel sayılı taşınmazı diğer davalı ..."e geri almak şartıyla sattığını,davacıları tanımadığını, ayrıca davaya konu taşınmazın kendisi ve ailesinin müşterek konutları olduğunu, eşi ... tarafından aleyhine boşanma davası açıldığını müşterek konutta eşinin de eşyalarının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ..., dava konusu taşınmazı bedelini peşin ödeyerek satın aldığını,taşınmazın devrinin geri almak amacı ile yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, bu davanın kendisine yöneltilmemesi gerektiğini belirterek davanın husumet yönünden reddini savunmuş, davalı ... ise müdahil olmak isteği ile birlikte davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davacı, Türk Medeni Kanunu kapsamında aile konutu niteliğinde olan 5960 parsel sayılı taşınmazın boşanma davası açtığı davalı eşi ... tarafından bilgisi ve rızası olmaksızın, mal kaçırmak amacı ile diğer davalı ...’e satış sureti ile aktarıldığını, ... tarafından ise diğer davalılar olan Hasan ve ...’a aktarıldığını, taşınmazı devralan bu kişilerin taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunu bildiklerini ve iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek 5960 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eşi ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 5960 parsel sayılı taşınmazın ...’nin eşi ...’e ait iken 04.10.2011 tarihinde davalı ...’e temlik edildiği, davalı ... tarafından da 19.07.2012 tarihinde birleşen davanın davalıları ... ... ’a ½ şer paylarla devredildiği,üzerindeki evde halen davalı ...’in eşyalarının bulunduğu, davalı ... tarafından davalı ...’e temlik edildiği tarihte malik davalı ... ile eşi ...’nin başka bir şehre taşınmaları nedeni ile taşınmazın aile konutu olma niteliğini yitirdiği, ayrıca tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu 194.maddesinde düzenlendiği üzere; “ Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”
Ancak somut olayda taşınmazın davalı ...’e temlik edildiği tarihte aile konutu niteliğini yitirdiği açıktır.
Bu durumda birleşen davanın reddedilmesi doğrudur.Ne var ki; tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikleri aleyhine açılacağı, birleşen davada da Hasan ve Sultan’ın kayıt maliki oldukları, esasen davalılar ... ve ... hakkındaki davanın husumetten, ... ... hakkındaki davanın esastan reddi gerekirken tam tersi yönünde hüküm kurulması doğru değil ise de bu husus sonuca etkili görülmemiştir.Bu bakımdan birleşen davanın davacısı ...’nin birleşen davaya yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Öte yandan, kayden ... ... ’a ait olan dava konusu taşınmazda davalı ...’in eşyalarının bulunduğu saptanarak davalı ... yönünden elatmanın önlenmesi kararı verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’in temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı karşı davacı ...’in asıl dava bakımından temyizine gelince,
Bilindiği üzere gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda davaya dahil adında bir müessese bulunmamaktadır. Bir kimseye dahili dava yolu ile taraf sıfatı verilmesi mümkün değildir. Kaldı ki asıl davada ... tarafından asli müdahil olma isteğine ilişkin dilekçe verilmiş ve mahkemece müdahale istemi kabul edilmiştir. Buna rağmen elatmanın önlenmesi davasında Medine’ye husumet yöneltilmediği, onun hakkında açılmış bir dava bulunmadığı halde ... açısından elatmanın önlenmesine karar verilmesi isabetsizdir.
Hal böyle olunca davalı karşı davacı ... hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulmaması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile asıl dava bakımından yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı karşı davacı ...’in bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin temyiz edene geri verilmesine, 14.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.