8. Hukuk Dairesi 2014/16229 E. , 2015/23330 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Alacak
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.11.2013 gün ve 248/256 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı ... vekili, 422 ada 1 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliği içinde bedelinin ödenmesi nedeniyle yarı hissesinin davacı adına tescilini, tescilin mümkün olmaması halinde taşınmaz için ödenen bedele istinaden fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere şimdilik 10.000 TL"nin davalı ..."e ödendiği tarihten itibaren yasal faizi ile davacı lehine hükmedilmesini istemiş, 12.10.2011 havale tarihli dilekçe ile iptal tescil isteğinden vazgeçmiş ve 24.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 36.237,00 TL"ye yükselterek bu meblağın davalı ..."den tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili ile davalı ..., davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmazın tapu kaydının 1/2"sinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmının ipkasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağının tahsiline ilişkindir.
Dava dilekçesinde terditli istekte bulunularak öncelikle dava konusu 422 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile yarı hissesinin davacı adına tesciline, bu talebin yerinde görülmemesi durumunda 10.000-TL"nin tahsiline karar verilmesi istenmiş, 12.10.2011 havale tarihli dilekçe ile iptal tescil isteğinden vazgeçilerek; talep, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine yöneltilmiştir. 24.04.2013 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise talep 36.237,00-TL"ye yükseltilmiştir. Son talep alacağa ilişkin olmasına rağmen mahkemece iptal tescile karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece talep aşılmıştır. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı ... vekilinin ve davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca davalılar yararına ./
BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ..., davalı ... ve davalı ..."a ayrı ayrı iadesine, 28.12.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava eşin katılma alacağı hakkına (TMK. m. 231 vd.) dayalı tapu iptal ve tescil/veya alacağa hükmedilmesine ilişkindir.
Taşınmaz tapuda aynı zamanda davalı olarak gösterilen üçüncü kişi ... adına tapuya kayıtlıdır. Taşınmazın eşlerden davalı tarafından 2005 yılında tapu dışı yolla (haricen) adı geçen Ömer"den satın alındığı, zilyetliğin devralındığı, tapudan devrin ise gerçekleştirilemediği anlaşılmaktadır. Davalı ..., ... Hazinesi"nin tapu kaydına koydurduğu tedbir nedeniyle taşınmazı diğer davalıya devredemediğini engelin ortadan kalktığını, devre hazır olduğunu ancak hangi eşe devredeceğini bilmediğini bildirmiştir.
Mahkeme dava tapu iptal/tescil kademeli isteği yönünden kabul edilerek, yarı payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü davalı temyiz etmiştir.
Taşınmazın tapu kaydının danışıklı (muvazaalı) olarak üçüncü kişi üzerinde tutulduğuna ilişkin bir iddia ve delil mevcut değildir. Yine taşınmazın tapu kaydında 1986 yılında konulmuş haciz şerhi mevcuttur.
Bir malın katılma alacağı için tasfiye hesabına dahil edilebilmesi için; mal rejiminin sona erdiği tarihte (somut davada tarafların boşanmalarına ilişkin davanın açılma tarihidir) mevcut olması gerekir (TMK. m. 235/ı). Bu durumda, taşınmaz tarafların boşanma dava tarihinde eş adına kayıtlı olmadığı ve danışıklı işlem sonucu üçüncü kişi üzerinde tutulduğu iddia ve ispat edilemediğine göre; bu aşamada TMK. 229. maddesi uyarınca "eklenecek değer" olarak da hesaba katılamaz. Diğer yandan taşınmazın tapu kaydındaki haciz şerhinin, TMK. 230/2. maddesi uyarınca artık değer hesabında pasif olarak yer alması gerekip gerekmediğinin de göz önüne alınması gerekir.
Taşınmazın yukarıda açıklanan niteliğiyle, bu aşamada tasfiye anındaki sürüm değeriyle artık değere katılma alacağı hesabına tabi tutulamaz. Mevcut durumda, sadece "muaccel bir alacak hakkı" niteliğiyle tasfiye hesabına dahil edilmesi ve alacağın tasfiye anındaki sürüm değerinin değil, mal rejiminin sona erdiği tarihteki değerinin hesaba dahil edilmesi gerekir.
Yukarıda gösterilen sebeplerle, Değerli çoğunluğun bozma kararına katılmakla birlikte; bozma gerekçesinin açıkladığım şekilde olması gerektiğini düşünüyor; çoğunluğun bozma gerekçesine kısmen katılmıyorum.