12. Ceza Dairesi 2018/3116 E. , 2018/5798 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Erdemli Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/10/2017 tarihli ve 2017/4848 soruşturma, 2017/3921 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Mersin 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 27/11/2017 tarihli ve 2017/5387 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre, somut olayda şüphelinin sevk ve idaresinde bulunan araç ile seyir halindeyken karşıdan karşıya geçmekte olan müşteki Mehmet Tatar"a çarparak yaralanmasına neden olduğu, müştekinin olay nedeniyle şikayetçi olduğu, trafik polis memuru bilirkişi tarafından 09/10/2017 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre meydana gelen olay nedeniyle araç sürücüsünün herhangi bir kural ihlali yapmadığının tespit edildiği, Erdemli Cumhuriyet Başsavcılığınca, söz konusu rapora göre şüphelinin kusurunun bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesinin ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, meydana gelen olay nedeniyle keşif yapılarak, gerektiğinden Adli Tıp Kurumu"ndan bilirkişi raporu aldırılması ve soruşturmanın buna göre sonuçlandırılması gerektiği gözetilemeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü, yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 08.03.2018 gün ve 94660652-105-33-1674- 2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.03.2018 gün ve 2018/20758 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay tarihinde, şüphelinin sevk ve idaresindeki otomobil ile gündüz vakti, tek yönlü yolda, yol kenarına aracını park etmek istediği sırada, müştekinin kolluk ifadesine göre “... sağ ayağım kaldırım üzerinde, sol ayağım da yolda idi. Bu sırada bir araç bana çarptı, çarpmanın etkisi ile ben 4-5 metre ileriye düşerek yaralandım...” şeklinde gelişen olay nedeni ile vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı ve şikayetçi olduğu olayda; kusur durumu şüpheye yer bırakmayacak biçimde tespitinin yargılama sürecinde yapılacağı dikkate alınmadan, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesi,
İsabetsiz olup, kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Mersin 1.Sulh Ceza Hakimliğince verilen 27.11.2017 tarihli ve 2017/3921 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.