23. Hukuk Dairesi 2014/275 E. , 2014/3482 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2013
NUMARASI : 2012/477-2013/388
Taraflar arasındaki kooperatif genel kurulu ve site genel kurulu kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı, davalı kooperatifin 28.08.2011 ve 20.10.2012 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarına çağrı için üyelere tebligat yapılmadığını, kooperatif organlarına seçimlerin usul ve yasaya aykırı yapıldığını, alınan kararların ve davalı site yönetiminin 28.10.2012 tarihinde yapılan kat malikleri kurulu toplantısında alınan kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu 13.03.2013 tarihli dilekçesi ile ileri sürerek, genel kurul kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığından davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının iptalini istediği 20.10.2012 tarihli genel kurula katılmadığını, iddiaların gerçeğe aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir,
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava dilekçesi kapsamının, davalıların cezai sorumlulukları nedeniyle haklarında kamu davası açılması istemini içerdiği, HMK"nın 119. maddesince yeniden düzenlenerek verilen dava dilekçesinde de davalı U... Yapı kooperatifinin iki adet genel kurul toplantısı ile Uğurkent sitesi kat malikleri kurulunun ve alınan kararların iptali ve suçluların cezalandırılmasının talep edildiği, bu taleplerin hukuk mahkemesinden istenemeyeceği veya davacı tarafça istenemeyeceği, işbu davanın açılabilmesi için alınmış bir genel kurul kararı ya da üyelerin 1/10"unun dava açılması hususunda bir talepleri olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
1-Dava, 28.08.2011 ve 20.10.2012 tarihli kooperatif genel kurul kararları ile 28.10.2012 tarihli site kat malikleri kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz işbu davaya Asliye Ticaret Mahkemesi"nce bakılmalıdır.
Bu durumda mahkemece, 13.03.2013 tarihli dilekçede Asliye Ticaret Mahkemesi"ne dava açıldığı ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu gözetilerek, davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması ve uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Öte yandan, mahkemece davacı tarafa HMK"nın 119. maddesi uyarınca dava dilekçesini düzeltmesi, taleplerini somutlaştırılması için süre verilmesi üzerine, davacı tarafça 13.03.2013 havale tarihli dilekçesiyle U... Site Yönetimi de davalı olarak gösterilmek suretiyle site yönetiminin 28.10.2012 tarihli site kat malikleri kurulu kararının da iptali istenilmiş olup, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine tabi olan bu taleple ilgili davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu, buna göre HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca anılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçede belirtilerek, hüküm fıkrasında ayırma kararı verilmesi, dosyanın ayrı bir esasa kaydından sonra göreve ilişkin nihaî kararın yeni esas üzerinden verilmesi gerekirken, açılmış bir dava bulunmasına rağmen bu davalı yönünden herhangi bir karar verilmemesi ve hatta gerekçeli karar başlığında da adı geçen davalının gösterilmemesi doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
3-Kabule göre; 28.08.2011 ve 20.10.2012 tarihli genel kurul toplantılarına üyelerin çağrılmadığı ileri sürülerek, alınan kararların iptali talep edilmiş olup, dava 19.11.2012 tarihinde açılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Aynı madde hükmü uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar red oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir. Bir üyenin iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması, katılıp ta genel kurulda yapılan oylamada red oyu vermemesi, muhalefet şerhini yazdırmaması halinde, HMK"nın 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53. ve anasözleşmenin 38. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK"nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki
işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan
kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Diğer yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2. maddesi, "Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4" ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü; aynı Kanun"un 51/1. maddesi ise "Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur" hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, "Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4"ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır" hükmünü; 2. fıkrada ise "Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4"nün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır" hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, yok hükmünde olup, bu kararlar baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Toplantıya katılan bir üyenin çağrı usulsüzlüğüne dayanmasının TMK"nın 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun ve salt bu çağrı usulsüzlüğüne dayanan böyle bir davacının süresinde açması gereken iptal davasının toplantı ve karar nisabı bulunmak kaydıyla reddi gerektiği de gözetilmelidir.
Genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmamasının toplantı ve karar nisabını etkilemediği, üyenin toplantıya gelmediği ve çağrılmadığı ya da çağrılmasında usulsüzlük bulunduğu sonucuna varılması halinde, bu haller yokluğu değil, iptali gerektiren hallerden olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesine göre, çağrılmayan ve genel kurula gelmeyen ortağa genel kurulda alınan kararlara ret oyu vermesi ve muhalif kalıp, keyfiyeti tutanağa geçirtme koşulları aranmaksızın iptal davası açma hakkı bahşeder. Ancak, iptal davasının yukarıda anılan hüküm gereğince toplantıyı kovalayan bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması ve bu davada da iptali istenen kararın aynı madde hükmüne göre yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun iddia edilip, kanıtlanmış olması gerekir.
Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin üyesi olan davacının, genel kurul kararının iptali davası yönünden aktif husumetinin bulunduğunun kabulü ile, iptali istenilen kooperatif genel kurul kararları, hazirun cetvelleri, çağrı belgelerinin, öncelikle davalı kooperatiften, mümkün olmaz ise bu belgelerin anasözleşmenin 40. madde hükmü uyarınca gönderildiği Ticaret Sicil Memurluğu"ndan, temin edilemezse anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca bu belgelerin gönderildiği Çevre ve Şehircilik Bakanlık İl Müdürlüğü"nden istenilerek, gerekirse kooperatif uygulamaları hususunda uzman bilirkişiden rapor alınmak
suretiyle yukarıdaki açıklama ve ilkeler doğrultusunda 28.08.2011 ve 20.12.2012 tarihli genel kurullar yönünden inceleme ve araştırma yapılıp, iptal ve/veya yokluk yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak ve davacının 13.03.2013 tarihli dilekçesinde yer alan talep sonuçları dışına çıkılarak, buna göre gerekçe oluşturulması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.