14. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/13935 Karar No: 2010/312 Karar Tarihi: 21.01.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/13935 Esas 2010/312 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2009/13935 E. , 2010/312 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.07.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mer"a olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne dair verilen 25.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, dava konusu 126 ada 3 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının mer’a olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, davalıların murisi adına olan tapu kaydının iptali ile mer’a olarak sınırlandırılıp, özel siciline yazılmasını istemiştir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın mer’a niteliğinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, çekişme konusu taşınmazın evveliyatının mer’a olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ile mer’a olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir. Kadastro Kanununun 12.maddesi “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir. Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybederler. Bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamaz. Kesinleşmemiş tutanaklar herhangi bir nedenle tapuya tescil edilmişse, iddia ve taşınmazın niteliğine bakılmaksızın, taşınmazı tescil tarihinden itibaren 20 yıl müddetle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduranlar ile bunların akdi ve kanuni halefleri açılmış ve açılacak olan davalarda Medeni Kanunun tapuya itimat prensibinden yararlanırlar” hükmünü içermektedir. Anılan maddeni üçüncü fıkrasına 5841 sayılı yasanın 2.maddesi ile “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatlarına bakılmaksızın uygulanır” hükmü eklenmiştir. Diğer taraftan, 5841 Sayılı Kanunun 3.maddesi ile de 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10.madde ile de “Bu kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir. Somut olayda, çekişme konusu 108 ada 40 parsel sayılı taşınmaz 14.09.1991 tarihinde kadastro nedeni ile davalıların murisi adına kayıtlıdır. Davacı, taşınmazın kadim mer’a olduğu iddiası ile 147.07.2004 tarihinde dava açmıştır. Görülüyor ki, davanın açıldığı tarih itibariyle on yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Bu nedenle, mahkemece davanın, taşınmazın tescili ile dava tarihi arasında on yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile reddi yerine, taşınmazın mer’a niteliğinde olmadığı gerekçesi ile reddi doğru görülmemiş ise de, sonucu itibariyle hüküm doğru bulunduğundan, HUMK’nun 438/IX maddesi uyarınca hükmün onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün gerekçesinin DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA, 21.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.