14. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/14216 Karar No: 2010/309 Karar Tarihi: 21.01.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/14216 Esas 2010/309 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2009/14216 E. , 2010/309 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.04.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... 1/4 paydaşı olduğu 2197 parsel, davacı ... maliki olduğu 2201 parsel, davacı ... maliki olduğu 2195 parsel, davacı ... maliki olduğu 2198 parsel sayılı taşınmazların yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, davalılara ait taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Somut olayda, geçit ihtiyacı için dört ayrı parsel için yol isteminde bulunulmuştur. Parsel malikleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı ve her bir parsel için değişik seçenekli güzergahlar belirlenebileceğinden davaların ayrı ayrı açılması gerekir. Mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilecek yerde yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, sonucu itibariyle hüküm doğru bulunduğundan, HUMK.nun 438/IX maddesi uyarınca hükmün onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün gerekçesinin DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz 21.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.