11. Hukuk Dairesi 2015/15391 E. , 2016/5230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ......... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2015
Taraflar arasında görülen davada ............. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/05/2015 tarih ve 2011/592-2015/238 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .................. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının A.. S.. San. Tic. A.Ş’ye ortak olduğunu, davalı şirketin 27.12.2007 talihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı için davacıya davetiye gönderilmediğini, sanki davacı toplantıda varmış gibi genel kurul tutanağı düzenlendiğini, bu genel kurulda şirketin tasfiyesine karar verildiğini, şirkete ait arsanın satıldığını, genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetvelindeki imzaların sahte olduğunu, 20.01.2011 tarihinde şirket genel kuruluna katılan davacının durumdan haberdar olduğunu açıklayarak 27.12.2007 tarihli genel kurulun ve bu genel kurula bağlı olarak alınan kararların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının 27.12.2007 tarihli genel kurul tarihine kadar şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu, genel kurul gündem ve çağrı listesinin tüm ortaklara davacı tarafından imzalatıldığını, şirketin tasfiyesini içeren yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim raporu, bilanço ve gelir gider tablolarının oybirliği ile kabul edilerek ibra edildiğini, davacı dahil hiç bir ortağın aykırı oy kullanmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin alınan yönetim kurulu kararından genel kurul toplantısının çağrılı mı yoksa çağrısız mı olacağına ilişkin bir hükme yer verilmediği, toplantının çağrılı olması hali irdelendiğinde dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tarihlere bakıldığında uyuşmazlığın 6762 sayılı TTK çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerektiği, dava konusu olayda üç kişiden oluşan yönetim kurulunun toplanabilmesi için en az üç üyenin hazır bulunması gerektiği, ancak ....Başkanlığının 29.09.2014 tarihli raporuna göre davalı şirketin karar defterindeki 10.12.2007 tarihli davalı şirketin 27.12.2007 tarihinde genel kurul toplantısı yapmasına ilişkin karardaki M.. C..’e atfen atılan imzanın bu kişinin el ürünü olmadığı anlaşıldığı, dolayısıyla söz konusu genel kurul toplantısına davacının katılmadığı, dava konusu olayda yönetim kurulu üyelerinin ikisinin toplantıda yer alması sebebiyle toplantı nisabının sağlanmadığı, söz konusu yönetim kurulu toplantısında alınan 27.12.2007 tarihinde genel kurul toplantısı yapılması ve toplantı gündemine ilişkin alınan kararların hükümsüz olduğu, dolayısıyla genel kurul toplantısının çağrılı olarak yapıldığının kabul edilmesi halinde kanuna uygun bir şekilde yapılmış bir çağrı bulunmadığından genel kurul toplantısında alınan kararların hükümsüz olduğu, ileri sürülmesinin üç aylık hak düşürücü süreye bağlı olmadığı, toplantının çağrısız olması hali dikkate alındığında her ne kadar davalı şirketin 2004-2005-2006 yılları olağan genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde M.. C.., N.. C.. ve S.. U.."na atfen atılan imzalar bulunsa bile ATK Başkanlığının 29.09.2014 ve 09.12.2014 tarihli raporlarına göre söz konusu imzaların bu kişilerin el ürünü olmadığı, dolayısıyla dava konusu genel kurul toplantısına 6 ortaktan 3 tanesinin katılmadığı bu sebeple çağrısız genel kurul toplantısı ve söz konusu toplantıya istinaden alınan genel kurul kararlarının hükümsüz olduğu, toplantıya çağrı yapılmamış olsa bile genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantısına katılmaya ilişkin hükümlere uyulması gerektiği, dava konusu olayda genel kurul çağrı usulü yapılabilmesi için pay sahiplerinin tamamının genel kurulda hazır olmaları gerektiği halde hazır olmadıkları, hükümsüzlük sebebinin iptal olmayıp yokluk veya butlan olduğu, dolayısıyla ileri sürülmesinin üç aylık hak düşürücü süreye bağlı olmadığı her zaman ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.