17. Hukuk Dairesi 2016/1866 E. , 2018/11591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 24.09.2005 tarihinde meydana gelen trafik kazasının, müvekkili ...’nun ihbar olunan ...’nin aracında yolcu konumunda iken, ölüm tehlikesi geçirmesine ve yaralanmasına neden olduğunu, olay yeri tespit tutanağı ve olay yeri krokisi ile kaza yeri terk bildirim tutanağına göre kazaya yola düşen taş ve kaya parçalarının neden olduğunu, müvekkilin yüzünde kemik kırılması ve sabit eser meydana geldiğini, uzun süre olaydan dolayı büyük korku ve üzüntü yaşadığını, bu nedenle davalı şirketten fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,48 TL tedavi gideri, estetik tedavisi için 1 TL ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili; davada taraf sıfatları olmadığını, söz konusu yerde yapılan işlerin ...’nün sorumluluğunda olduğunu, husumet itirazlarının kabulüne ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan ... vekili; olay tarihinde meydana gelen trafik kazasına ilişkin Antalya Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü, Kumluca Bölge Trafik Denetleme İstasyonu Amirliği ve Tekirova Jandarma Komutanlığında ve yapılan araştırmalar sonucunda herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını, bölge müdürlüklerine iletilmiş herhangi bir ihbarın da bulunmadığını, davalı firma
ile Karayolları Genel Müdürlüğünün yol yapım işine ilişkin sözleşme yaptığını, davalı firmanın 23.08.2005 tarihli yol yapım işine ilişkin konulan işaretlerinin yerinde olduğunu, meydana gelen kazada kusurlarının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan ...vekili; ... plakalı aracın sigortalı şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçedeki bedeni tazminat talepleri teminatının sigortalının kusurlu olması halinde ve kusur oranı ile sınırlı olmak üzere kazar tarihi itibariyle kişi başına azami 50.000,00 TL olduğunu, kazaya karışan tarafların kusur oranlarının keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirket hakkında hüküm tesis edilmemesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 220,00 TL maddi tazminat ile yine davacı tarafından talep edilen 500,48 TL hastane masrafının kazanın meydana geldiği tarih (haksız fiil tarihi) olan 24/09/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının sosyal ve ekonomik durumu ile davalının kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu, hep birlikte dikkate alınarak 3.000,00 TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği tarih (haksız fiil tarihi) olan 24/09/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı 2.080,00 TL olup, ıslahla talep edilen maddi tazminat miktarı 720,48 TL, hükmedilen maddi tazminat miktarı 720,48 TL olduğundan karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin maddi tazminat yönü ile temyiz istemlerinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara yönelik maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dosya kapsamından, mahkemece davacı için 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır. Manevi tazminatın değerlendirilmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de gözönünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan somut olayda, olayın meydana geliş şekli, davacının maluliyetinin derecesi dikkate alındığında davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.