17. Hukuk Dairesi 2015/19336 E. , 2018/11538 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki,gabine dayalı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait ... plaka sayılı aracın karıştığı kaza nedeniyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu dava neticesinde verilen kararı ...İcra Müdürlüğü"nün 2013/2107 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, icra takibi dosyasına davalı ... Şirketi"nin 22.181,00 TL ödediğini, kalan 34.000,00 TL"nı ise müvekkilinin davacı alacaklı vekiline ödediğini, davalının müvekkilinin aracını sigortaladığını, icra dosyası borcunun tamamını ödemesi gerekirken sadece 22.181,00 TL ödediğini gerekçe olarak ise davanın kendisine geç ihbar edilmesini gösterdiğini, müvekkilinin icra baskısı ile ibraname imzaladığını, davalının müvekkili üzerindeki icra baskısından yararlanıp yapması gereken ödemesinin üçte birini ödeyerek borçtan kurtulmaya çalışan davalının işleminin geçersiz olduğunu beyanla; 34.000,00 TL"nın 16.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve 491,15 TL"nın 25.05.2004 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere toplam 34.491,15 TL"nın davalıdan tahsili ile davacıya tevdiine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkil Şirket"in tüm sorumluluğunu yerine getirdiğinden bahisle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile 27.771,83 TL"nın 16.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, taraflar arasındaki KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası Poliçesi ve Kapsamlı Kasko Sigorta Poliçesi nedeniyle ve gabin hukuksal nedenine dayanan tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 28. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 21.) maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında "bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir" denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmış; maddenin 2. fıkrasında ise, "zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir" denilmek suretiyle, gabin iddiasında bulunan tarafın, bu hukuksal nedene dayanan hakkını kullanabileceği hak düşürücü süreler hüküm altına alınmıştır.
Kanun metnindeki ifadelerden anlaşıldığı ve öğretide de kabul edildiği üzere, sözleşme hukukunda geçerli olan irade özerkliği ve sözleşme serbestisi ilkeleri gereği, kişiler bir sözleşmedeki edim ve karşı edimi özgürce belirleyebilir, sözleşmenin şartlarını diledikleri gibi kararlaştırabilirler. Genel kural, sözleşme serbestisi ve irade özerkliği olmakla birlikte, sözleşmenin taraflarından güçsüz olanın korunması ile sözleşmenin tarafları arasındaki dengenin sağlanabilmesi, sözleşmenin yapılması sırasında iradesinin oluşumu sakatlanmış olan tarafın korunması bakımından ise, kanunkoyucu gabine ilişkin düzenlemeyi getirmiştir.
Kanun koyucu bir taraftan, anılan gereksinim ve düşüncelerle sözleşme kurulumunda iradesinin oluşumu sakatlanan ve güçsüz konumda olan tarafı korumak amacıyla gabin (aşırı yararlanma) müessesesini düzenlemiş; diğer taraftan ise, sözleşmelerin çok uzun süreler boyunca geçersiz kılınma riski altında bulundurulmasının önüne geçmek istemiş ve gabin hukuksal nedenine dayanan talepler için 1 ile 5 yıllık hak düşürücü süreler öngörmüş; bu suretle, sözleşmenin her iki tarafının haklarını da gözeten belirleme yapma yoluna gitmiştir.
Sözleşmenin taraflarından birinin, gabin hukuksal nedenine dayanarak sözleşmeyle bağlı olmamayı ya da sözleşmenin varlığını korumakla birlikte edimler arasındaki
dengesizliğin giderilmesini istemesi halinde; öncelikle, gabin iddiasına dayanan talep için, kanunda öngörülen 1 ve 5 yıllık hak düşürücü süreler içinde talepte bulunulup bulunulmadığının belirlenmesi; ondan sonra gabinin objektif ve subjektif unsurlarının somut olayda varlığının irdelenmesi gerekir. Müzayaka (zorda kalma) haline dayanan gabin iddiası için kanunkoyucu, zorda kalma halinin ortadan kalktığı andan itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre öngörmüştür. Gabin (aşırı yararlanma) davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur isbatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü pisikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Yukarıdaki açıklanan ilke ve olgular ve 6100 sayılı HMK"nun 203/ç maddesindeki (1086 sayılı HUMK"nun 293/5 maddesi) düzenleme karşısında hukuki işlemlerde irade bozukluğu ve aşırı yararlanma iddialarının yazılı belge olmasa bile tanıkla ve her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı olduğu açıktır.
Somut olaya bakıldığında; davacıya ait, davalı sigortacı tarafından ZMMS ve Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalı olan 68 DL 599 plaka1ı aracın 16.03.2002 tarihinde karıştığı kaza nedeniyle yaralanan dava dışı kişiler tarafından davacı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasında verilen kararın icra takibine konulduğu, söz konusu davanın ihbar edildiği eldeki davanın davalısı Sigorta Şirketi tarafından icra dosyasına 09.05.2013 tarihinde 22.181,71 TL ödeme yapıldığı, söz konusu ödeme sonrasında davacıdan 10.05.2013 tarihli ibranamenin alındığı, aynı tarihte davacı ve avukatının birlikte imzaladıkları ibraname ile; davacı aleyhine Aksaray 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin ... Esas ve 2013/98 Karar sayılı ilamı ile karara bağlanan davada ... ...nin diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen ödemesine karar verilen 22.181,71 TL asıl alacak ve bu alacağa bağlı tüm ferilere ilişkin olarak asıl alacak, tüm ferileri, yargılama gideri, vekalet ücreti de dahil olmak üzere davaya konu talep nedeniyle ... A.Ş"nin gayrikabili rücu ibra edildiği, davacı ve vekilinin, her ne nam altında olursa olsun alacaklarının bulunmadığını söz konusu ibranamede beyan ettikleri görülmüştür.
Mahkemece temyize konu kararın gerekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda ibranamenin BK nun 28. maddesi uyarınca geçersiz olduğu, ibraname altında davacı vekilinin imzasının bulunmasının, ibranamedeki aşırı faydalanmayı ve yararlanmayı
etkilemeyeceği değerlendirilmiş ise de, davacı tarafın ibranamenin imzalandığı tarihte baskı altında ve zorda olduğunu ileri sürmüş olmasına göre, gabinin(aşırı yararlanma) subjektif unsuru olan bu hususun araştırılması (bu yöne ilişkin aşağıdaki açıklamalar ışığında), buna ilişkin taraf delillerinin toplanması, bu araştırma sonucunda baskı altında ve zorda kalarak ibranamelerin imzalanıp imzalanmadığının saptanması gerekirken, eksik incelemeyle ve yetersiz gerekçe ile yazılı biçimde hüküm tesisi yerinde olmamıştır.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.