11. Hukuk Dairesi 2015/10689 E. , 2016/5186 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ....... FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2014
NUMARASI : 2013/344-2014/239
Taraflar arasında görülen davada ....... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/12/2014 tarih ve 2013/344-2014/239 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı adına ...... nezdinde 08.01.2007 tarih ve 2005/50127 nolu, 7, 9 ve 11. sınıflardaki emtealar yönünden tescilli “......” ibareli markanın bulunduğunu, davalının adına tescilli markayı tescilli olduğu tüm emtealar yönünden ciddi kullanımının olmadığını ileri sürerek davalı adına tescilli markanın tescil kapsamında bulunan tüm emtealar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin Kore Cumhuriyeti"ne tabi yabancı menşeili bir şirket olması nedeniyle teminat gösterme yükümlülüğünün bulunduğunu, dava konusu marka yönünden müvekkilinin ciddi kullanımının olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından adına tescilli davaya konu markanın tescil kapsamında bulunan emtealar yönünden geriye doğru beş yıllık süre zarfından KHK"nın öngördüğü biçimde ciddi kullanımının ispat edilemediği, dava konusu markanın su ısıtıcılarında ürün kodu olarak kullanıldığı, bu kullanımın markasal kullanım olmadığı gerekçesiyle davalı adına tescilli 2005/50127 sayılı markanın tescil kapsamında bulunan tüm emtealar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
5718 sayılı Yasa"nın 48. maddesinde “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu maddede öngörülen teminat karşı tarafın zarar ve ziyanı yanında devletin yargılama ve takip giderlerini de kapsadığından kamu düzenine
ilişkindir. HMK"nın 114/1-ğ bendi uyarınca teminat aynı zamanda dava şartları arasında gösterilmiş olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekli hususlardandır. 5718 Sayılı Yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere yabancı uyruklu davacı, davaya katılan veya icra takibinde bulunanların mahkemece teminattan muaf tutulabilmesi için devletler arası ikili veya çok taraflı anlaşmanın ya da yabancı uyruklu davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın ülkesinde Türk vatandaşı gerçek ve tüzel kişiler yönünden benzer imtiyaz ve kolaylıkların sağlanıyor olması gereklidir. Davacı veya takipte bulunan yabancı, ülkesinde Türk vatandaşları tarafından dava açıldığı veya takipte bulunduğu zaman teminat yatırmadığını ispatladığında karşılıklılığı ispatlamış sayılır. Bu durumda mahkeme yabancı uyrukla davacıyı ya da takip alacaklısını teminattan muaf tutmak durumundadır.
Somut olayda, Kore Cumhuriyeti"ne tabi davacı şirket tarafından kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğü istemiyle dava açılmış, davalı vekilince davacının yabancı uyruklu olması gerekçe gösterilerek teminat yatırması gerektiği ileri sürülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sırasında son celse verilen ara karar ile davalı vekilinin talebi reddedilmiş ancak reddin gerekçesine ilişkin gerek ara kararda gerekse gerekçeli kararda bir açıklama yapılmamıştır. Dosya kapsamından da davacının teminattan muafiyetini ispatlar netlikte bir belge veya bilgiye rastlanılmamıştır. Bu durum karşısında mahkemece davacının tabiiyetinde bulunduğu Kore Cumhuriyeti ile Türkiye arasında karşılıklılık, çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet bulunup bulunmadığı re"sen araştırılıp davacının teminattan muafiyetinin olmadığı tespit edildiğinde karşı tarafın zarar ve ziyanını ve yargılama giderlerini karşılayacak yeterli miktarda teminat takdir edilip davacı vekiline bu miktarı bloke etmesi için uygun bir süre verilerek sonucu uyarınca işlem yapılması gerekirken, bu prosedüre uyulmadan işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.