1. Ceza Dairesi 2014/923 E. , 2014/3551 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
ÖLDÜRÜLEN : ...
SUÇ : Kardeşini öldürme, olası kastla yaralama
HÜKÜM : 1- TCK.nun 81/1-d, 29, 62, 53 maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası,
2- TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 21/2, 62, 53, 54 maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hükümler, sanık ... müdafii tarafından 03.12.2012 günlü dilekçe ile süresinde temyiz edilmiş ise de, sanığın 06.12.2012 günlü dilekçe ile temyizden feragat ettiği anlaşıldığından, müdafiinin temyiz isteminin, CMUK.nun 317.maddesi gereğince reddine karar verilmiş ve temyiz incelemesi, ceza miktarı itibariyle re"sen temyize tabi olan, sanığın, kasten ablası maktuleyi öldürme suçundan kurulan hükme hasren yapılan incelemede;
1- Sanığın ablası olan maktulenin, evli iken başlayan ve boşandıktan sonra da devam eden, sadakat ve aile yükümlülüklerine aykırı yaşantısı nedeniyle suç işleyen sanık hakkında, tahrik nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören TCK.nun 29. maddesinin uygulanması sırasında, alt sınırdan ceza tayini yerine, yazılı şekilde 18 yıl hapis cezası verilmesi suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."in, kardeşi olan maktuleyi kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçun niteliği tayin, takdir ve tahrike ilişkin cezayı azaltıcı nedenlerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre kurulan hükümde, eleştiri ve düzeltme nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olup, sanığın ablası olan maktuleyi öldürmesi nedeniyle,temel cezanın belirlenmesi sırasında uygulama maddesinin TCK.nun 82/1-d olarak gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde yazım hatası olarak TCK.nun 81/1-d olarak gösterilmesi yasaya aykırı ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322.maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak, hükümdeki “TCK.nun 81/1-d” ibaresinin, “TCK.nun 82/1-d” olarak değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan, re"sen de temyize tabi olan hükmün, Üye ...’in “sanığın eylemini tasarlayarak ve töre saikiyle işlediğinden sanığın TCK.nun 82/1-a-d-k maddeleri uyarınca ve tahrik hükmü de uygulanmaksızın cezalandırılması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmesi” yönündeki karşı oyu ve oy çokluğuyla, diğer yönlerden ise oy birliğiyle, tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA), 17/06/2014 gününde karar verildi.
KARŞI OY ;
Sanık ..."ın, kızkardeşi maktul ..."ı töre saiki altında ve tasarlamak suretiyle kasten öldürdüğü iddiasıyla ilgili olarak açılan kamu davasının yapılan açık yargılaması sonunda TCK.nın 81/1-d, 29, 62 maddeleri uyarınca neticeten 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin... Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık müdafiinin temyizi üzerine heyetimizce yapılan inceleme sonrasında çoğunluk görüşü neticesi eleştirilerek onanmasına dair kararına olayda tahrik bulunmadığı, sanığın eylemini tasarlayarak ve töre saiki ile işlediği görüşü ile çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.
Şöyleki;
Suç tarihinde...,... Köyünde bulunan... isimli restaurantta çalışan maktule ... ile aynı restaurantı işleten ... isimli şahsın birlikte yaşadıkları, sanığın ablasının başka kişiler ile de ilişkide olduğunu öğrendiği, defalarca onu bu konuda uyardığı, ancak maktulenin bu uyarıları dikkate almadığı, bu hususları sorun haline getiren sanığın, yanına tüfeğini de almak suretiyle... merkezinde bulunan evinden olay yeri olan köye geldiği, maktuleyi restaurantta yanında birlikte yaşadığı ..."de dahil üç kişi daha olduğu halde, aracından inerek bagajdan avtüfeğini alıp, maktulenin bulunduğu yere doğru hedef gözeterek ateş etmeye başladığı, maktulenin isabet alması neticesi vefat ettiği iddianamenin anlatım içeriğinden sabittir.
... Ağır Ceza Mahkemesi, sanık hakkında hüküm tesis ederken, maktulden kaynaklanan haksız hareketler nedeniyle TCK.nın 29 maddesi uyarınca en lehe değerlendirme ile cezasını 18 yıla indirmiştir.
Sanığın ablası olan maktulenin evli iken başlayan ve boşandıktan sonrada devam eden, sadakat ve aile yükümlülüklerine aykırı davranışları olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ancak, Medeni Kanunun 185. maddesi uyarınca evlilik birliği içerisinde maktulenin sadakat yükümlülüğü sadece eşine karşıdır. Boşandıktan sonraki davranışlarından ise Medeni Kanun uyarınca reşit olduğundan dolayı kimseye karşı bir sadakat yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Bu nedenle, yasal bağlamda sanığın ablası olan maktulenin evli iken başlayan ve boşandıktan sonrada devam eden, sadakat ve aile yükümlülüklerine aykırı yaşantısı sanık lehine tahrik nedeni olarak kabul edilebilmesi mümkün değildir. Öncelikle, bu nedenle sayın çoğunluğun salt bu nedenle olayda alt sınırdan haksız tahrik nedeni bulunduğuna ilişkin görüşüne katılamamaktayım.
Ayrıca, olay öncesi ve olay esnasına dayalı olarak tahrik nedeni oluşturabilecek gerek... Ağır Ceza Mahkemesinin, gerekse sayın çoğunluk görüşünün benimsediği gibi başkaca bir nedende gösterilmemektedir.
Sanık savunmasının bir bölümünde, ablasının fuhuş yaptığını, namusunu lekelediği için onu öldürdüğünü, ablasının yaşantısından hoşnut olmadığını, ablasının başkaları ile olan ilişkisinin kendisinde problem yarattığını, başkalarının yüzüne bakamadığını belirtmektedir. Maktul dışındaki, sanığın diğer iki ablası da yine aynı şekilde evli iken başka kişilerle ilişkileri nedeniyle eşlerinden boşanmışlar ve farklı kişilerle yaşamaktadırlar. Maktulün otopsi tutanağında, kimlik tanığı olarak beyanına başvurulan, maktul ve sanığın eniştesi ..."un, olayın sıcaklığı ile verdiği ilk beyanında, “.....olaydan 2 saat önce kaynım yani ölenin kardeşi olan ... benim ikametime geldi, eşim korktuğu için kapıyı açmadı. Ben hayırdır dedim. Ben yapacağımı bilirim dedi. Üzerinde tabanca ve av tüfeği vardı. ... ölen ...ın eşinden ayrıldıktan sonra dost hayatı yaşaması ve baraj mevkiiinde lokantada çalışması nedeni ile ..."a husumet besliyordu. Bu olayı içine sindiremiyordu. Bu nedenle bizim eve gelip onun yerini öğrenmek istemişti. ........” şeklindeki beyanları da bu hususu doğrular mahiyette görülmüş olup, Maktulenin yaşantısını, ailesinin namus ve şerefini eksilten bir davranış olarak görüp, toplum içine çıkamadığını belirten sanık, törenin baskısı ile ablasını öldürme düşüncesinde olmalı ki, olay yerine hazırlıklı olarak gelmiştir. Bu nedenle, bir saik
suçu olarak tanımlanan “töre” kavramının içinde, çoğunlukla ön hazırlık safhası bulunmaktadır ki, sanığın hazırlıklı olarak olay yerine gitmesi de, onun eylemini tasarlayarak gerçekleştirdiğinin bir göstergesidir.
Bu durumda, yerel mahkemenin ve çoğunluk görüşünün kabulünün aksine, olayda maktulden kaynaklanan ve sanığa yönelen haksız bir söz ve davranışın bulunmadığı kanaati ile sanığa ceza tertip olunur iken, tahrike ilişkin TCK.nın 29 maddesi hümünün sanık lehine uygulanmaması gerektiği, dolayısı ile suç vasfının da 5237 sayılı TCK.nın 82/1-a-d-k maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiği kanaatini taşımaktayım.