
Esas No: 2016/6405
Karar No: 2017/10213
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/6405 Esas 2017/10213 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... Belediyesi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, bağış ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak 1982 yılından itibaren 20 yıldan fazla süreyle kullanılan 110 ada 3 ve 4 parsellerin sınırında bulunan taşınmaz bölümünün vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, taşınmazın öncesinin orman olduğunu, Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerden bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı köy yargılama oturumlarında temsil olunmamıştır. Mahkemece, kazanma koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişi raporunda işaretli 10.524,71 m2 yüzölçüme sahip taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03/06/2010 gün ve 365-2943 sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Dosya içerisinde bulunan kayıt ve belgelerden taşınmazın bulunduğu yerde DSİ Genel Müdürlüğü tarafından ıslah çalışması yapıldığı, ıslah yapıldıktan ve derenin yatağını bulmasından sonra tescil konusu yerin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ıslah çalışmalarına ilişkin harita ve belgeler DSİ Bölge Müdürlüğünden getirtilmemiş, ıslah çalışmalarının tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmemiş, ...Çayının aktif yatağında veya etki alanında bulunup bulunmadığı uzman jeolog bilirkişi dinlenilmek suretiyle açıklığa kavuşturulmamıştır. Diğer yönden; davalı Hazine vekili taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu ve 2/B uygulamasıyla orman dışına çıkarıldığı savunulmuş olmasına karşın mahkemece savunmaya değer verilerek taşınmazın bulunduğu bölgeye ait orman sınırlandırma haritaları ile varsa 2/B uygulamasına esas orman kadastro tutanakları istenilerek orman bilirkişisi marifetiyle taşınmaz başında uygulanmamış, ormandan elde edilen yerlerden olup olmadığı tesbit edilmemiştir.Bundan ayrı; dava, tescil davası olup çifte tapunun önlenmesi bakımından teknik bilirkişi rapor ve krokisi eklenmek suretiyle taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmamış, taşınmazın çevresinde bulunan 110 ada 3,4 parseller ile kuzey sınırında bulunan 37, 38, 39, 40 ve 41 parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgeleri istenilerek keşif mahallinde yerel ve teknik bilirkişiler aracılığı ile uygulanmamış ve taşınmaz yönünü nasıl gösterdiği üzerinde durulmamıştır.
Mahkemece, taşınmazın çevresinde bulunan parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgelerinin Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden, bölgeye ait orman kadastro tutanakları ve orman tahdit haritaları ile varsa 2/B çalışmasına ilişkin kayıt ve belgelerin Orman İdaresinden, Tersakan Çayı üzerinde yapılan ıslah çalışmalarına ilişkin harita ve belgelerin DSİ Bölge Müdürlüğünden eksiksiz olarak istenilmesi, HUMK.nun 259.maddesi hükmü uyarınca; dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, aynı Kanunun 258.maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların davetiye ile çağrılması, istenilen harita ve belgelerin teknik, ziraat, orman ve jeolog bilirkişi marifetiyle taşınmaz başında uygulanması, tescil konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, davacının bu yeri nasıl imar ve ihya ettiği, imar ve ihyanın başlama ve bitiş tarihleri, imar-ihyanın ve DSİ tarafından yapılan ıslah çalışmalarının tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar davacı lehine kazanma süresinin geçip geçmediğinin belirlenmesi, bu konuda teknik, orman, jeolog ve ziraat mühendisinden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, temyiz incelemesi sırasında gözönünde tutulmak üzere HUMK.nun 366.maddesi hükmü uyarınca dava konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması beyanlar arasında aykırılık çıktığı taktirde, aynı Kanunun 265. maddesi hükmü nazara alınarak giderilmesine çalışılması, Kadastro Kanununun 17.maddesindeki tüm koşulların davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediğinin gözönünde tutulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." denilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ve 23/10/2014 havale tarihli fen ve jeoloji bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile işaretli 10.524,71 m² yüzölçümlü olarak gösterilen taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine ve ... Belediyesi tarafından (A) harfli bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.Dava, TMK"nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1941 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 24/12/1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1954 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleştiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığı noktasında en eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğrafları incelenmemiş olup, sadece jeolog bilirkişi tarafından yapılan incelemede 1992 yılı hava fotoğrafı ile 1978 ve 1996 yılı memleket haritalarında dava konusu taşınmazın tarım arazisi olarak göründüğü tespit edilmiştir. Çekişmeli taşınmaz, kadastro sırasında çay yatağı olarak tespit harici bırakılmıştır. Her ne kadar keşifte dinlenen jeolog bilirkişi tarafından taşınmazın DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 1976 yılında yapılan ıslah çalışmalarından önce yer yer taşkın gören yerlerden olduğu günümüzde ise Tersakan çayının aktif yatağında ya da etki alanında kalmadığı belirtilmiş ise de dosya arasında bulunan DSİ Genel Müdürlüğünün cevabı yazısında ise taşınmazın bulunduğu yerde projeli ya da projesiz ıslah çalışmasının yapılmadığı bildirilmiş olup, taşınmazın taşkın tehdidi altında kalıp kalmadığı bir başka anlatımla zilyetlikle kazanıma elverişli olup olmadığı noktasında Dairede tereddüt meydana gelmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma kararında açıkça davaya konu taşınmazın çevresinde bulunan 110 ada 3 ve 4 sayılı parseller ile kuzey sınırda bulunan 37, 38, 39, 40 ve 41 sayılı parsellere ait tapu kayıtları ile birlikte, kadastro tutanakları ve varsa dayanak belgelerinin getirtilmesi belirtilmiş ise de mahkemece söz konusu taşınmazların kadastro tutanakları ve dayanak belgeleri getirtilmemiş ve keşif sırasında davalı taşınmaz yönünü ne olarak okudukları üzerinde durulmamıştır. Ayrıca eldeki davanın, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tapuya tescil davası olduğu dikkate alındığında taraf teşkili açısından karar tarihi itibariyle ...Büyükşehir Belediyesinin davaya dahil edilmemesi, davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz için hükümde nitelik belirtilmemiş olması da doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafı kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile dava tarihinden geriye doğru 15, 20 ve 25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 2 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ve davaya konu taşınmazın çevresinde bulunan 110 ada 3, 4 parseller ile kuzey sınırda bulunan 37, 38, 39, 40, 41 parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıtları istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile önceki keşiflerde görev almayan halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir jeoloji mühendisi ve bir harita uzmanından oluşan bilirkişi heyeti marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, getirtilen belgeler dava konusu taşınmazlarla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, dava konusu taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve yine hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının, tasarruf sınırlarının bu belgelerde ne şekilde görüldüğünin belirlendiği, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, davaya konu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak öncelikle, keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, dava tarihinden geriye doğru 15, 20 ve 25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az iki hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinden bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişmeli taşınmazın imar ve ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, uzman ziraat mühendisinden; çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle ve taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, tanık ve yerel bilirkişiler taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp ve bu ifadeler yakın taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak sözkonusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ayrıca ... Çayının kesin ıslah çalışmalarının yapılıp yapılmadığı sorulup saptanmalı, jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazın ... çayı yatağında olup olmadığı, çayın aktif çay yatağı olup olmadığı, yatak değiştirip değiştirmediği, aktif olma özelliğini kaybetmiş ise tam olarak hangi tarihte kaybettiği ve özellikle taşkından zarar görüp görmeyeceğine ilişkin duraksamaya yer vermeyecek şekilde rapor düzenlettirilmeli ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Ayrıca; somut olayda; davacı, dava dilekçesi ile her ne kadar davasını yasal hasımlara yöneltmiş ise de 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ...Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Mahkemece tüzel kişiliği yargılama sırasında sona eren köy yerine sadece ilçe belediyesi olarak ... Belediyesi davaya dahil edilmiş olup aynı yasa gereğince ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmemesi ve hükümde tapuya tescil edilen taşınmazın niteliğinin belirtilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Bu nedenle, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme, araştırma ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı olup, bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve ... Belediyesinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/12/2017 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.