10. Hukuk Dairesi 2016/11492 E. , 2017/2132 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.02.1987 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, Davacının ilk defa sigortalı olarak işe başlama tarihinin 01.02.1987 olduğunun tespitine, davalılar ... ve ... Ajans hakkında açılan dava atiye bırakıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-6100 sayılı HMK"nın 150. maddesi; "(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir....
(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır....
(7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır." şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu somut olayda; davacı avukatının ön inceleme duruşmasında, husumet yönelttiği diğer davalılar hakkındaki davayı takip etmeyeceklerine dair beyanı karşısında bu davalılar hakkında davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesi gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Mahkemece, davacının sigortalılık başlangıç talebi bakımından davanın kabulüne karar verilmiş ise de; verilen kararın davacının, sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E -2011/366 K sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E–2011/552 K sayılı ilamları gözetildiğinde iddiasını ispata yarayacak deliller hakkında yeterli araştırmaya dayalı olarak verildiğini söylemek mümkün değildir.
YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda, uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece, bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle, yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60.maddesinde tanımlanan ... hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de, bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır. Davaya konu olayda ise, öncelikle, davacının çalışmalarını bilebilecek konumda olan bordrolu tanıkların varlığı araştırılmalı, yok veya ölmüşlerse komşu tanıkların veya komşu işyerlerinden kolluk aracılığıyla tespiti yapılmak suretiyle çalışmayı bilebilecek konumda olan işveren veya sigortalılar dinlenilmeli, ayrıca işveren hakkında yerel denetim yapılıp yapılmadığı, işe başlama ve bitiş tarihleri bakımından işyeri hakkındaki vergi yoklama tutanaklarının olup olmadığı hususu araştırılmalı, bildirgenin 1987 yılı serilerine mi ait olduğu hususu sorulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de, davacının talebini daralttığı dikkate alınarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve yargılama giderlerinin kısmen kabul dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.