1. Ceza Dairesi 2020/2840 E. , 2020/2623 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli öldürme
HÜKÜM : 1- Sanık ... hakkında;
TCK"nin 82/1-d, 29, 62, 53/1-2-3. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası.
2- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında;
TCK"nin 82/1-d, 29, 31/3, 62, 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası.
TEMYİZ EDENLER : Sanık ... müdafii, suça sürüklenen çocuk müdafii.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında; maktul ...’i nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin, sanık müdafii ve suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede;
...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2020 gün ve 2020/47 esas, 2020/128 karar sayılı bozma sonrası kararında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin, meşru müdafaaya; suça sürüklenen çocuk müdafiinin, meşru müdafaada sınırın aşılmasına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının tebliğnameye kısmen aykırı olarak ESASTAN REDDİNE, CMK.nin 304/1. maddesi uyarınca dosyanın ...2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, Başkan vekili ... ve Üye Hakim ...’in, suça sürüklenen çocuk ... hakkında eyleminin meşru müdafaa kapsamında olduğundan beraat kararı verilmesi gerektiğine dair kısmen karşı oyları ile 02/11/2020 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Dairemizin... karar sayılı dosyasında bozma öncesi verdiğimiz muhalefet şerhi çerçevesinde muhalifiz.
Şöyle ki;
Dairemizin sayın çoğunluk görüşü ile azınlık görüşü arasında eylemin meydana geliş şekline ve suça sürüklenen çocuk ..."in eyleminin yorumlanmasına yönelik kısmen bir görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Buna göre; olayın meydana geliş şekli ve sanıkların eylemlerinin birlikte iştirak iradesiyle vasıflandırılmasına yönelik gerekçesinde, "olayın oluş şekli sırasında bıçağın yere düşmesi üzerine sanık tarafından bıçağın ele geçirilmesiyle haksız hareket engellenmiş olmasına rağmen sanık ve suça sürüklenen çocuğun maktule karşı odunla darp eylemini ve akabinde sanık ..."in maktulü bıçaklaması sebebiyle TCK"nin 25. maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığını belirtmek suretiyle, ilk haksız hareketin maktulden kaynaklanması ve geçmişe ilişkin maktulün süre gelen haksız davranışları nazara alınarak her iki sanık hakkında da haksız tahrik hükümlerini uygulama cihetine gitmiştir.
Oysa ki; suça sürüklenen çocuk ..."in gerek ... Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği 10/12/2016 günlü ve gerekse ... Sulh Ceza Mahkemesinde vermiş olduğu yine aynı tarihli savunmalarındaki hususlar mahkemece olayın oluş şekli olarak kabul edilmiştir. Ayrıntısında dahi değişmeyen ifadesinde, "babam elinde bıçak ile evin içinde kovalarken, annem benden yardım istedi, babam ise gelme seni de öldürürüm demek suretiyle beni engelledi, bu arada babam yine annemi bıçakla kovalarken kolunu kapıya çarptığı sırada elindeki bıçak yere düştü, babam eğilip bıçağı almaya çalışırken ben sobaya koymak için bıraktığımız odunlardan birini alıp, koluna ve sırtına vurmak suretiyle ona engel olmaya çalıştım. Annem de odunla babamın kafasına vuruyordu, bıçağı kaptı, 3-4 kez babama sapladı", demektedir.
Savunmanın tesbiti esnasında, evet ifadenin yazılış şekli itibarıyle bir kavram karışıklığı oluşmuş isede, beyan bir bütün olarak değerlendirildiğinde, maktulün elindeki bıçağı yere düşürmesi ve tekrar onu almak için çaba göstermesi ile eşzamanlı olarak suça sürüklenen çocuk ..."in eline geçirdiği odun ile maktulün sırtına ve koluna vurmak suretiyle onun yeniden bıçağı ele geçirmesini önlemeye çalıştığı ve bu esnada, diğer sanık ..."in de önce odun ile maktulün kafasına vurarak etkisiz hale getirmeye çalıştığı, daha sonra yerdeki bıçağı ele geçirerek maktule birkaç kez sapladığı anlaşılmaktadır.
Suça sürüklenen çocuk ..."in bu oluş içerisindeki hareketleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başlangıçta maktulün, annesini bıçakla kovalaması, müdahale etmek istediğinde, "gelme seni de öldürürüm" diyerek ona karşıda saldırabileceğine dair maktulün iradesini açıklaması, maktulün kolunu kapıya çarpıp, elindeki bıçağı yere düşürdüğü ana kadar suça sürüklenen çocuğun hiçbir müdahalesi olmamasına karşın, düşürdüğü bıçağı almaya çalıştığı sırada maktule müdahaleye başlaması gibi hususlarda düşünüldüğünde, o anlık hal ve koşullar içerisinde maktulün bıçağı alma çabasını önlemeye yönelik hareket ettiğinin kabulü ile anlık gelişen olaylar içerisinde, diğer sanık annesi Kiymet"in öldürmeye yönelik hareketlerine aynı kast ile katıldığını kabul etmek, Türk Ceza Yasasının "şüpheden sanık yararlanır" prensibine aykırı düşeceği düşünce ve kanaati ile sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmemiz mümkün değildir.
Sonuç olarak; yukarıda bahsedilen kabul ve gerekçeye göre suça sürüklenen çocuk ..."in, babası maktulün, geçmişte ailesine yaşattıkları olayların etkisi ve olay günü annesine bıçakla saldırması, kendisini de ölümle tehdit etmesi gibi hareketlerinin bütünlüğü karşısında, gerçekleşen ve bıçağı yeniden ele geçirmesi durumunda daha vahim sonuçların gerçekleşmesi muhakkak olabilecek saldırılarına karşı, TCK"nin 25. maddesi kapsamında kaldığının kabulü gerektiğinden, sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.